Abdullah bin Selâm (Radıyallahü anh)

Abdullah bin Selâm hazretleri, Eshâb-ı kirâmdan olup, Ensârın büyüklerindendir. Medîne’deki Yahûdî Benî Kaynuka kabîlesinden idi. Soyu Hz. Yûsüf’e dayanıyordu. Asıl ismi Husayn idi. Müslüman olunca Resûlullah efendimiz ona Abdullah ismini verdi...
Abdullah bin Selâm’ın îmân ettiğine ve fazîletine Kur’ân-ı kerîmin bir âyet-i kerîmesinin şehâdet ettiğini müfessîrler ifâde etmektedirler.

Yükünü kendisi taşırdı!
Abdullah bin Selâm hazretleri nefsini kötü huylardan ve isteklerden tamamen temizleyip terbiye etmişti. Kendisi zengin olduğu hâlde, bazen Medîne çarşısında sırtında yük taşıdığı görülürdü. Bir gün yine onu bu hâlde görenler dediler ki:
-Senin çocukların, hizmetçilerin var. Bu işleri niçin onlara gördürmüyorsun? diyenlere şöyle cevap vermiştir:
-Evet bu işleri görecek kimselerim vardır. Fakat ben nefsimi denemek istiyorum. Böyle işler nefsime ağır geliyor mu, gelmiyor mu? Maksadım bunu anlamaktır. Çünkü Peygamber efendimiz bir hadîs-i şerîflerinde, (Kalbinde hardal tanesi kadar kibir, büyüklenme bulunan kimse, Cennete girmeyecektir) buyurmuştur. Başka bir hadîs-i şerîflerinde de, (Meyve veya herhangi bir şeyi kendi eliyle evine götüren, kibirden uzaklaşmıştır) buyurmuştur. İşte bunun için yükümü kendim taşıyorum...
Abdullah bin Selâm hazretleri, Hz. Osman’ın şehâdeti esnâsında yanında bulunuyordu. İsyâncılara dedi ki:
-Tarihte öldürülen her peygamber için yetmiş bin asker öldürülmüştür. Öldürülen her halîfe için de onbeş bin kişi öldürülmüştür. Gelin bu işten vazgeçin! Yoksa âhirette bunun cezâsını çok şiddetli olarak çekeceksiniz! Ayrıca Hz. Osman’ın üzerinizde çok hakkı vardır.
Fakat âsîler sözünü dinlemediler, ayrıca kendisine hakâret ettiler.

“İşte onlar salihlerdendir”
Hz. Abdullah hakikaten, ahlâk ve ilim ile kendini süsleyen Cennetlik insanlardan idi. 663 (H. 43) senesinde vefat edeceği zaman Âl-i İmran suresinin 114 ve 115. âyetlerini okudu ki, meâl-i şerîfi:
“Allah’a ve ahiret gününe inanırlar, iyiliği emrederler, kötülükten vazgeçirmeye çalışırlar, hayır işlerinde de birbirleriyle yarış ederler. İşte onlar salihlerdendir. Ve hayırdan her ne işlerlerse mükafatsız kalmazlar. Allahü teâlâ takvaya erenleri hakkıyla bilir.”

Toplam Görüntülenme: 2293

Yayın tarihi: Perşembe, 05 Ocak 2006

Bunları okudunuz mu?