Duânın kabul olması için şartlar vardır

Seyyid Alizâde Yakûb Efendi Osmanlı âlimlerindendir. Bursa’da doğdu. Orada asrının âlimlerinden okudu. Sonra Bursa’da Hamzabey Medresesi’nde müderris oldu. Daha sonra; İstanbul’da Semâniyye medreselerinin birinde müderris oldu. 931 (m. 1524) senesi hac dönüşü, Mısır’da vefât etti. En büyük eseri olan (Şir’a-tül-islâm) şerhinde şöyle buyuruyor:

Hadîs-i şerîfte, (Duâ etmek, ibâdetdir) buyuruldu. Kabûl olmazsa da, sevap hâsıl olur. Duânın kabul olması için şartlar vardır: Helâl yemelidir. Harâm lokma yiyenin duâsı kırk gün kabul olmaz. Duâ ihtiyâcı gideren, saadete kavuşturan kapının anahtarıdır. Bu anahtarın dişleri, helâl lokmadır. Duâ ederken, kalb uyanık olmalı, kabul edileceğine inanmalıdır. Söylediğinden haberi olmayan gâfilin duâsı kabul olmaz...
Duâdan evvel tövbe ve istiğfâr etmelidir. Duânın kabûlü için acele etmemelidir. Duâya devâm etmeli, usanmamalıdır. Allahü teâlâ, duâ etmeyi ve duâ edeni sever. Kabul ettiği hâlde, istenileni vermeyi geciktirerek, duânın ve sevâbının çok olmasını ister.
Duâyı, hiç olmazsa, yedi kere tekrâr etmelidir. Rahat ve huzûr zamânlarında çok duâ edenin, dert ve belâ zamânlarındaki duâları çabuk kabul olur. Duâdan evvel, Allahü teâlâya hamd ve Resûlullaha salât ve selâm söylemelidir. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” duâya başlarken, (Sübhâne Rabbiyel aliyyil a’lel-Vehhâb) derdi. Evvelâ, günâhlarına tövbe etmeli, sonra bütün müminlerin sıhhat ve selâmetleri için duâ etmeli ve her dileğini söyleyip, vermesini cân-ı gönülden istemelidir...
Akla ve şer’a uymayan şey istememeli, meselâ, Cennetin sağ tarafında beyâz bir köşk ver dememelidir. Kalbine gelen hayırlı şeyi istemeli, söylediğinin manâsını öğrenmelidir. Duâ, bir temennî olmamalı, istediği şeye kavuşturacak sebeplere yapışmalıdır. Meselâ, önce tâat ve ibâdâta sarılmalı, sonra Allahın rızâsına kavuşmak için duâ etmelidi. Tâatler, ibâdetler, rızânın, muhabbetin sebepleridir. Sebeplere yapışmadan yapılan duâ kabul olmaz. Buna duâ denmez. Faydasız temennî denir. Ümit edilmeyen şeyi istemeye temennî denir. Ümit edilen şeyi istemeye recâ denir. İstenilen şeyin sebeplerine kavuşturmasını dilemelidir. Hadîs-i şerîfte, (Çalışmadan duâ eden, silâhsız harbe giden gibidir) buyuruldu.
Abdest alıp, dizüstüne, kıbleye karşı oturup, elleri göğüs hizâsında ileri uzatıp, avuçları [semâya karşı] açıp, peygamberlere ve evliyâya tevessül ederek, onların hâtırları ve hürmetleri için istemeli, sonunda (Âmîn) demelidir.

Toplam Görüntülenme: 540

Yayın tarihi: Perşembe, 24 Aralık 2020

Bunları okudunuz mu?