Ey Hristiyanlar! İnsâf ediniz

Mehmed Zihni Efendi son devir Osmanlı fıkıh âlimlerindendir. 1846’da İstanbul’da doğdu. Medrese tahsilinden sonra ulûm-i âliyye şehâdetnâmesi aldı. Galatasaray Sultânîsi (Lisesi) ve Mekteb-i Mülkiyye (Siyasal Bilgiler Fakültesi) ulûm-i dîniyye muallimliği, Maarif Nezâreti (Millî Eğitim Bakanlığı) Encümen-i Teftîş (Teftiş Kurulu) başkanlığı görevlerinde bulundu. Stockholm’de toplanan Şarkiyat Âlimleri Kongresi’ne davet edilerek altın madalya ile ödüllendirildi. 1913 tarihinde İstanbul’da vefat etti. Çok eser yazdı. Abdullah-ı Tercümân’ın Hristiyanlığa reddiye olarak yazdığı Tuhfetü’l-erîb kitabını tercüme etti. Bu eserinde buyurdu ki:

Hıristiyanlar, dilleri ile Allahü teâlânın kudret sâhibi olduğunu söylemekle berâber, Allahü teâlâ için âcizlik isnat etdikleri de malûmdur. İncil’de Allahü teâlânın âlemi altı günde yaratıp, yedinci günde oturup istirâhat ettiği bildirilmekdedir. Tekvînin ikinci bâbının başında, (Ve Allah yaptığı işi yedinci günde bitirdi. Ve yaptığı bütün işten yedinci günde istirâhat etti. Ve Allah yedinci günü mubârek kıldı ve onu takdîs etti denilmektedir. [Bunun için Hristiyanlar haftanın yedinci günü olan (pazar) günü çalışmaz, istirâhat eder, tatîl yaparlar.] Allahü teâlâ, -hâşâ- bir marangoz gibi çeşitli âletlerle mi yarattı da, bu yorgunluk hâsıl oldu? O yarattkları gibi aciz olmaktan münezzehtir.
Tekvînin otuzikinci bâbının yirmidördüncü ve devâmındaki âyetinde, -hâşâ- (Ya’kûb yalnız başına kaldı ve seher sökünceye kadar Rab onunla güreşirken, yakasını Ya’kûb aleyhisselâmın eline verdi. Ve Rab dedi: Bırak gideyim. Çünkü seher vakti oluyor. Ve Ya’kûb dedi: Beni mübârek kılmadıkça, seni bırakmam. Ve Rab ona dedi: Adın nedir? Ve o dedi: Ya’kûb. Ve Rab dedi: Artık sana Ya’kûb değil, ancak İsrâîl denilecek. Çünkü Allah ile ve de insanlarla uğraşıp yendin) demektedir.
Ey Hristiyanlar! İnsâf ediniz. Allahü teâlâ yarattığı kul ile sabâha kadar altüst olup, güreş tutup, yakasını Ya’kûb aleyhisselâmın eline vermiş ve yakasını kurtaramamış! Hiç böylesine âciz bir ilâh olur mu? Allahü teâlâ, elbette böyle şeylerden münezzehtir.
Müslümânların [temiz] itikâdlarına göre, Allahü teâlâ, her mümkünü yaratmaya kâdirdir. Kudret sıfatı ile muttasıftır. Kudret, ezelî bir sıfat olup, taalluk [irâde, arzû] etdiği şeye tesir eder, yaratır.

Toplam Görüntülenme: 541

Yayın tarihi: Çarşamba, 06 Mayıs 2020

Bunları okudunuz mu?