Göklerin parçalandığı, yıldızların dağıldığı gün

Eyyûbizade Mustafa Efendi Osmanlı âlimlerindendir. 1061 (m. 1651)’de Bosna-Hersek'in Mostar kasabasında doğdu. İlk tahsilini orada yaptı. İstanbul'da Sahn-ı Semân Medresesi'nde yüksek tahsil gördükten sonra müderris oldu. 1104 (m. 1692)’de Mostar Müftülüğüne tayin edildi. 1119 (m. 1707)’de orada vefat etti. Bir dersinde şöyle buyurdu:

İmanın beşinci şartı, âhiret gününe inanmaktır. Kıyâmet günü, elbette vardır. O gün gökler, yıldızlar ve [şu üzerinde yaşadığımız] yeryüzü, dağlar, denizler ve hayvanlar, nebâtlar ve madenler, hâsılı her şey, [madde ve kuvvet] yok olacaktır. Gökler parçalanacak, yıldızlar dağılacak, yeryüzü, dağlar, toz olup savrulacak. Bu yok oluş, Sûr’un ilk işareti ile olacaktır. İkinci nefhasında, her şey tekrar yaratılıp, insanlar, mezârdan kalkacak, mahşer yerinde toplanacaktır...
Âhirette, dünyadaki işlerden sual ve hesap vardır. Âhirete mahsûs olan bir terâzî ve Sırât köprüsü denilen bir geçit vardır. Cennet ve Cehennem vardır. Kıyâmet günü, hesaptan sonra, birçokları Cennete gönderilecek, birçoğu da, Cehenneme sokulacaktır. Cennetin sevabı, nîmetleri ve Cehennemin azâbı ebedîdir, sonsuzdur. Bunlar, Kur'ân-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde açıkça bildirilmektedir.
Cehennemde sonsuz olarak yanmak, küfrün karşılığıdır. Bir kimse, dinde inanılması lâzım olan şeylerden, bir tânesine bile inanmamış veya şüphe etmiş ise veya beğenmemiş ise îmanı gider. Kâfir olur. Cehennemde ebedî yanacaktır. Bir kimse, Kelime-i tevhîd söyleyip, bunun manasını kabul eder, Muhammed, Allahü teâlânın Peygamberidir, her sözü doğrudur, güzeldir deyip, ona uygun olmayanlar yanlıştır, fenâdır diye inanırsa ve son nefesinde de öyle ölüp, âhirete, bu îman ile giderse, bu kimse, kâfirlere mahsûs olan âdetlere ve bayramlara katılır, kâfirlerin mukaddes bildikleri günlerinde ve gecelerinde, onların yaptıklarını yaparsa Cehenneme girer. Amma, kalbinde zerre kadar îmanı olduğu için, yâni kısaca inandığı için Cehennemde sonsuz kalmaz. [Kısaca inanmış olmak için, dinde inanılması lâzım olan şeylerden birini işitince, şüphe etmeden inanması lâzımdır.] Zarûret olmadığı hâlde bile kâfirlerle düşüp kalkan, onların bayramlarına, paskalyalarına uyanların cenâze namazlarını kılmalıdır. Bunları kâfir bilmemelidir.

Toplam Görüntülenme: 510

Yayın tarihi: Pazar, 21 Haziran 2020

Bunları okudunuz mu?