KINALIZÂDE ALİ ÇELEBİ

Kınalızâde Ali Çelebi, Hicri 916/1511 senesinde Isparta'da doğar. Babası Emrullah Efendi kadılık mesleğini icra eder. Ayrıca Fatih Sultan Mehmed'e de şehzadeliği döneminde hocalık yapmıştır.

Ali Çelebi ilk tahsilini doğduğu yer olan İsparta'da yaptıktan sonra İstanbul'a gelir. Burada akrabalarından Kadir Efendi'nin nezaretinde tahsilini ikmale çalışır. Bu doğrultuda Mahmud Paşa, Davud Paşa ve eski Ali Paşa medreselerini bitirdikten sonra Fatih'teki üniversiteye girer. Burada dönemin tanınmış müderrislerinden Kara Salih Efendi, daha sonra da Kamil Çivizâde'nin derslerine devam eder ve 945'te onun yardımcılığını üstlenir.

Sıra Ali Çelebi'nin müderris olmasına gelince, Ebus Suud Efendi'den ses soluk çıkmaz. Çünkü tayin etme ve görevlendirme onun uhdesindedir. Ne ki, Ebus Suud Efendi, bütün kemalet ve faziletine rağmen kendisine rakip addettiği (saydığı) Çivi Zâde'nin yardımcısına müderrislik görevi vermek istemez. Bu durum Ali Çelebi'yi fazlasıyla üzer.

Görev beklemekten bıkan ve sabrı tükenen Ali Çelebi, sonunda teklif etmiş olduğu bazı eserleri alıp doğruca Ebus Suud Efendi Kınalızâde'ye niçin geldiğini sorar. Kınalızâde'de biraz kızgınlıkla şu şekilde karşılık verir:

Memuriyet ve müderrislik olanlar devlet ricalinin kapılarını dolaşarak maksadlarına nail oluyorlar. Biz istediğimiz müderrisliği bu eserlerle almak istiyorduk. Şayet başka kapıları müracaat lazımsa bilelim ve ona göre hareket edelim.

Ebus Suud Efendi, genç müderris adayının kendisine takdim ettiği eserleri okur, inceler, daha sonra da onu derhal Edirne'de ki Hüsameddin Medresesine tayin eder.

Diğer taraftan Kınalızâde Ali Çelebi'nin verdiği sert karşılığa, alicenap ve kadirşinas Ebus Suud Efendi kızmamış ve darılmamış, hatta onun cevabını yanındakilere şöyle örnek göstermiştir:

İşte insan olan böyle fiilen ehliyet ve liyakatini ispat etmek suretiyle hakkını ister. Emeline nail olabilmek için şunun bunun şefaat ve delaletine müracaat etmek insanlık değildir.

Edirne Hüsameddin Medresesi'nde göreve başlayanKınalızâde, bundan sonra sırayla Bursa Hamza Bey (953), Bursa Veliyuddinoğlu Ahmed Paşa (955), Kütahya Rüstem Paşa Medresesi (957), Rüstem Paşa'nın İstanbul'da kendi adına yaptırdığı medrese de (958) ve Haseki Medresesinde müderrislik görevlerini deruhte etmiştir. Fakat ona şöhretini kazandıran Sahn-ı Seman (960) ve Süleymaniye Medresesi müderrislikleri olmuştur. Özellikle Süleymaniye'de beş yıllık görevi sırasıda Ali Çelebi rütbe bakımından "eyalet kadılığı" payesini kazanmıştır.

Kınalızâde Ali Çelebi, 54 yaşında iken Şam Kadılığına tayin edilmiş ve bundan sonra yine sırayla Mısır, Bursa, Edirne ve İstanbul kadılıkları görevini üstlenmiş ve dokuz yıllık bir görevden sonra Anadolu Kazaskerliğine tayin edilmiştir. Bu görevi vefat ettiği tarih olan 1584 senesine kadar sürdürmüş ve Edirne'de "nikris" illetinden darı bekaya göçmüştür.

Toplam Görüntülenme: 3164

Yayın tarihi: Pazar, 06 Temmuz 2003

Bunları okudunuz mu?