“Emîrü’l-Kulûb” Ebü’l-Hüseyin Nûrî

Ebü’l-Hüseyin Nûrî, Bağdât’ın büyük velîlerindendir. Onuncu yüzyılda yaşadı. Doğum târihi bilinmemektedir. 908 senesinde Bağdat’ta vefât etti...
Bu mübarek zat, karanlık gecede söz söylese ağzından nûr çıkar ve oda aydınlanırdı. Dişlerinin arasından nûr çıktığı, firâset nûrunun fazlalığı sebebiyle bâtın hallerinden haberler verdiği için, “Nûrî” nisbesiyle şöhret buldu. Sonra gelen âlim ve velîler onun üstünlüğünü kabûl ettikleri için Emîrü’l-Kulûb (kalplerin pâdişâhı) lakabı verildi...

Yüksek derecelere kavuştu
Ebü’l-Hüseyin Nûrî, küçük yaşlardan îtibâren ilim tahsîline başlayıp zamânının âlimlerinden aklî ve naklî ilimleri tahsil etti. Birçok zâtlardan hadîs-i şerîf dinledi. Zünnûn-i Mısrî, Ahmed bin Ebi’l-Havârî, Muhammed bin Ali Kassâb gibi velîlerin sohbetlerinde bulundu. Büyük velî Sırrî-yi Sekatî hazretlerinin uzun müddet sohbetlerinde ve hizmetinde yetişip tasavvuf yolunda yüksek derecelere kavuştu. Zâhirî ilimlerde derin bir âlim, tasavvufta yüksek bir velî oldu. İbrâhim-i Havvâs, Hayru’n-Nessâc, Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri gibi velîlerle aynı zamanda yaşayıp onlarla sohbette bulundu. Ebû Bekir Kettânî, Vâsıtî, Ebû Saîd bin Arabî gibi zâtlar da onun sohbetinde bulunup ondan ilim öğrenip feyz aldılar.
Ebü’l-Hüseyin Nûrî hazretleri Bağdât’ta yaptığı nasihatlerle insanların dünyâ ve âhirette saâdete kavuşmaları için çalıştı. Sonra Mısır’a gitti. Mısır’a varınca, kendisinden nasîhat etmesini istediklerinde; “Kim yaptığı işlerde Allahü teâlânın rızâsını gözetmezse, hallerinde Allahü teâlâyı göremez. Kim Allahü teâlânın kendisini dâimâ bildiğini ve gördüğünü düşünmezse, Allahü teâlâ da ona rahmet nazarıyla bakmaz” buyurdu...

“Öyle bir menzile eriştim ki!..”
Ebu Hatim Sicistani, Ebu Nasır Serrac’tan şunu rivayet etti: Ebü’l Hüseyin Nûrî’nin ölüm sebebi şu beyiti duymasıdır:
“Seni seve seve, öyle bir menzile eriştim ki/Akıllar bu menzile vardıklarında hayrete düşmüşlerdir!”
Ebü’l Hüseyin Nûrî bu beyiti duyunca, kendinden geçti ve sahrada şaşkın bir halde dolaşmaya başladı. Dolaşırken bir kamışlığa uğradı. Kamışların üst tarafları kesildiği için ayaklarını kesti. Ve sabaha kadar kan kaybı sebebiyle kendinden geçmiş olarak vefat etti...

Toplam Görüntülenme: 1741

Yayın tarihi: Cumartesi, 02 Aralık 2006

Bunları okudunuz mu?