Hadîs ve fıkıh âlimi Abdülvâhid bin Zeyd

Abdülvâhid bin Zeyd, meşhûr hadîs, fıkıh âlimi ve evliyânın büyüklerindendir. Tebe-i tâbiînden olup, Basra’da yaşamıştır. Künyesi “Ebû Beşr el-Basrî”dir. Doğum ve vefât târihleri kesin olarak bilinmemektedir. 793 (H. 177) veya 802 (H. 186)’de, bir rivayete göre de 805 (H. 189) senesinde vefât etmiştir.
Abdülvâhid bin Zeyd hazretleri, Tâbiîn devrinde meşhûr hadîs ve fıkıh âlimleri olan, Ebû İshâk, A’meş, Hasan-ı Basrî, Âsım’ül-Ahval, Sâlih bin Han, Amr bin Meymûn, Ebû İshak Şeybânî gibi âlimlerin sohbetlerinde bulundu. Onlardan hadîs ve fıkıh öğrenerek bu ilimlerde söz sâhibi oldu. Tebe-i tâbiîn devrinde Basra’da yetişen meşhûr hadîs ve fıkıh âlimlerinin ileri gelenleri arasında yer aldı.

Ya öğrenir ya da öğretirdi...
Bu mübarek, zamânını ilim öğrenmekle ve ibâdet yapmakla geçirdi. Senelerce sabah namazını yatsı namazı abdestiyle kılıp, geceleri uyumamıştır. Duâsı çok makbûldu. Hadîs ilminde sika, sağlam güvenilir bir râvi olduğunu birçok âlim ile Yahyâ bin Saîd bildirmektedir. Rivâyetleri “Kütüb-i Sitte’de” yer alır.
Abdülvâhid bin Zeyd hazretleri, öğrendiklerini insanlara öğretmeye çalışırdı. Cumâ namazından sonra evinin çevresi hadîs ve fıkıh öğrenmek isteyen talebelerle dolardı. Bıkıp, yorulmadan saatlerce ders verir ve onların yetişmelerini isterdi. Bir dakikasının boşa geçmesini istemez, ya öğrenir yâhut da öğretirdi. Derslerine sâdece namaz vakitlerinde ara verdiğini talebeleri anlatmışlardır.
Abdülvâhid bin Zeyd hazretleri çok talebe yetiştirdi. Hadîs ve fıkıh ilminde zamanlarının söz sâhibi olan Abdurrahmân bin Mehdî, Kays bin Havs, Yahyâ bin Yahyâ en-Nişâbûrî gibi âlimler onun ders ve sohbetleri sâyesinde yetiştiler.

“Bir hiç olarak sana geliyorum!”
Bu mübarek zat, vefatı sırasında şunları söyledi:
“Ey, asıl hüküm ve hikmet sahibi olan ve her şeyi hakkıyla bilen Allahım! (Muttakîler, Cennetler ve nimetler içindedir, Rablerinin kendilerine verdiği ile zevk içinde olarak...) buyuran Allahım! (Rableri, muttakîleri o çılgın azabdan korumuştur) buyuran Allahım! Bir hiç olarak sana geliyorum. Ulu ve yüce affedici ve mü’minleri kabul edip bir misafir gibi karşıladığın o mübarek kapına geliyorum. Bu fakiri Muhammed aleyhisselama bağışla! Sana sonsuz bir sevgiyle geliyorum...

Toplam Görüntülenme: 1721

Yayın tarihi: Çarşamba, 20 Aralık 2006

Bunları okudunuz mu?