Büyük mutasavvıf Ya’kûb Germiyânî

Büyük velî Ya’kûb Germiyânî’nin baba ve dedeleri Osmanlı ordusunda yüksek rütbe sâhibi kimselerdi. Ya’kûb Efendi ilk zamanlarından îtibâren, ilim öğrenmek husûsundaki gayretleri sebebiyle zamânında bulunan yüksek âlimlerin, sohbet meclislerinde ve derslerinde yetişerek kemâle geldi, olgunlaştı. Fazîlet ve irfân sâhibi olmakta ve tasavvuf yolunda ilerlemekte yüksek istidât ve kâbiliyet sâhibiydi. İstanbul’a gelerek, Kocamustafapaşa Dergâhında bulunan, Sünbül Sinân hazretlerinin talebeleri arasına girdi...

“Talebe onun gibi olur!”
Sünbül Sinân Efendi, Ya’kûb Germiyânî’yi çok sever; “Talebe olunca, Germiyânlı Yâkub Efendi gibi olmak lâzımdır” buyururdu.
Sünbül Sinân Efendinin vefâtından sonra, o dergâhta kimin vazîfe yapacağı, talebeleri kimin okutacağı tam belli olmamıştı. Ya’kûb Germiyânî o günlerde bir rüyâ gördü. Geniş bir mecliste, büyük bir cemâat toplanmıştı. Meclisin baş tarafında, Peygamber efendimiz oturmuşlar, orada bulunanlara merhâmet nazarı ile bakıyorlardı. Peygamber efendimizin huzûr-i şerîflerinde hazırlanmış olan vaaz ve nasîhat kürsüsü üzerinde, Merkez Efendi oturmuş, onların işâret ve emirleri ile, Tâhâ sûresini tefsir ediyordu. Merkez Efendinin üzerinde bir bulut bulunuyor, bulut; bâzan gece karanlığı, bâzan da gök mâvisi renklere bürünerek, onun üzerinde duruyordu...
Bu rüyânın tesiriyle uyanan Ya’kûb Germiyânî, rüyâsının Merkez Efendinin Muhammed aleyhisselâmın yoluna tam uyduğuna, onun yanında kemâle geldiğine, Sünbül Sinân Efendinin yerine geçmeye lâyık olduğunu işâret ettiğini anladı. Rüyası aynen gerçekleşti. Hocasının yerine Merkez Efendi geçti...

Dili söylemez oldu!..
Ya’kûb Germiyânî hazretlerinin ölüm hastalığı sırasında, hastalığın elem ve şiddetinin fazlalığı sebebiyle, gözleri kapalı ve lisânı söylemez oldu. İhtiyaç gidermek için kaldırdıklarında, mecbûriyet karşısında, kıbleye karşı durdurdular. O, hastalığın şiddetiyle kendisinde değildi. Fakat o hâldeyken; “Helâda, kırda abdest bozarken, kıbleyi öne ve arkaya getirmemelidir” buyurarak kıbleye karşı abdest bozmadı. Daha sonra da vefat edinceye kadar konuşmadı. Bu hâlin, onun bir kerâmeti olduğu anlaşıldı. Bu şiddetli ve sıkıntılı hâlde bile, sünnete aykırı bir harekette bulunmadı.
Ya’kûb Germiyânî hazretleri 1571 senesi Cemâziyelevvel ayında bir akşam üzeri güneş batarken rûhunu teslim etti...

Toplam Görüntülenme: 1695

Yayın tarihi: Pazartesi, 21 Mayıs 2007

Bunları okudunuz mu?