Kerâmetler menbâı Ebû Osman Mağribî

Ebû Osman Mağribî, büyük velîlerdendir. İsmi Saîd bin Sâlim Mağribî, künyesi Ebû Osman’dır. Mağrib memleketinde Kayravân’ın Kevkeb köyünde doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. 983 (H.373) senesinde yüz otuz yaşlarında iken Nişâbur’da vefât etti. Tabakât-ı Ensârî kitabında seyyid olduğu yazılmıştır. Vasiyeti üzerine, cenâze namazını Ebû Bekr bin Fûrek kıldırdı. Kerâmetleri meşhûrdur...

Bağdat’tan sonra Nişâbûr...
Ebû Osman Mağribî hazretleri, bir müddet Bağdat’ta ikâmet ettikten sonra Nişâbûr’a geçti ve buraya yerleşti. Ebû Ali Kâtib, Ebû Ali Rodbârî, Habîb-i Magribî, Ebû Amr-ı Zücâcî, Ebû Yâkûb Nehrecûrî, Ebü’l-Hasan bin Sâig Dînûrî ve daha birçok âlimle görüşüp sohbet etti ve kendilerinden ilim öğrendi. Zâhirî ve bâtınî ilimlerde âlim idi. Haram ve şüphelilerden sakınmakta, dünyâya düşkün olmamakta, sıhhatli hüküm vermekte fevkalâde olup, heybetli ve firâset sâhibiydi...
Bir gün bir kimse Ebû Osman Mağribî’nin yanında bulunuyordu. Kendi kendine; “Acabâ Ebû Osman’ın arzu ettiği bir şey var mıdır?” diye düşündü. Bu anda Ebû Osman hazretleri; “İhsân edilenler yetmiyormuş gibi, bir de başka şeyler mi arzu edeyim” buyurdu.
Bir gün de huzûrunda, İmâm-ı Şâfiî’nin; “İlim iki kısımdır. İlm-i edyân ve ilm-i ebdân” sözü zikredildi. Buyurdu ki: “Allahü teâlâ, İmâm-ı Şâfiî’ye rahmet eylesin, ne güzel söylemiş. İlm-i edyân, hakîkatler ve mârifetler ilmidir. İlm-i ebdân, siyâset, riyâzet ve mücâhede ilmidir...”
Hikmetli sözleri pek çoktur. Buyurdu ki:
“Güzel ahlâk, Allahü teâlânın takdirine râzı olmaktır.”
“Başkalarının halleriyle meşgul olan, kendi hâlini kaybeder.”
“Avam, yiyecek ve giyecek şeyler nevinden nîmetlere şükreder. Havâs, seçilmişler ise, kalplerine gelen feyze şükrederler.”

Harem-i şerif imamlığı yaptı
Ebû Osman Mağribî hazretleri, Mekke-i Mükerreme’ye gidip Harem-i şerif imamlığı yaptı. Bu vazifeyi otuz sene devam ettirdikten sonra Nişabur’a döndü.
Vefat etmeden önce buyurdu ki:
“Ben vefat edince melekler kabrime toprak serperler.”
Bu sözleri söyledikten bir müddet sonra da ruhunu teslim etti.
Hakikaten, onu defnederken bir fırtına çıkıp tozdan hiçbir yer görünmez oldu. Defin işi tamamlanınca fırtına durdu...

Toplam Görüntülenme: 1723

Yayın tarihi: Pazar, 02 Aralık 2007

Bunları okudunuz mu?