Temeşvarlı Ahmet Ağa

Eylül başlarında Avusturya kuvvetleri Temeşvar üzerine yürüyüşe geçtiler. Temeşvar Kalesine yapılacak baskın için düşman kuvvetleri Nagy Varat Kalesinde toplanmaya başlamışlardı. Ayrıca 10.000 zırhlı Alman süvarisi de onlara destek verecekti. Serdengeçtilerin kumandanı, Ahmet Ağa’yı çağırıp:
-Sen şimdi yanındaki gazilerle yola çık. Bir düşman birliği Nagy Varat’a doğru gidermiş. Siz evvel davranın ve Nagy Varat Köprüsünü tutun. Szegedin ve Szolnok’tan imdat gelinceye kadar mutlaka dayanın. Düşman köprüyü geçerse halimiz harap olur, dedi.

Kurtulmaları imkânsız gibiydi...
Ahmet Ağa, bin kadar güzide serdengeçti ile yola çıktı. Nagy Varat Köprüsüne vardıklarında, düşman birliklerinin kendilerinden önce geldiklerini, hatta yarıya yakın kısmının köprüden geçmiş olduklarını gördü.
Ahmet Ağa, gazilere;
-Yiğitlerim! Bunlar durdurulmazsa, İslam’a nice mazarrat isabet eder. Hepsi on bin zırhlı süvaridir. Biz ise bin kişiyiz. Ama onları yine durdururuz. Gaza sanatımız, gazilik unvanımız, şehitlik şanımızdır. Haydi helalleşin de varıp şu kefereye haddini bildirelim!..
Sonra gazilerini ikiye ayırdı. 500 kişi köprünün ağzını tutarak geçişi durdurmaya çalışırken, 500 kahraman da geçmiş bulunan düşmana saldıracaklardı. Tam bire on dövüşeceklerdi. Bu yüzden kendilerinin kurtulmaları imkânsız gibiydi...
500 gazi kendilerini kaldırıp düşmana vurdu. “Sanki barut mahzenine şerare isabet eyledi!” gaziler zırhlı süvarilere karşı çıplak göğüsleriyle savaşmaktaydılar. Kılıçlar şimşek gibi çakıyor, topuzlar yıldırım gibi iniyordu...
Ne yazık ki, bir saat sonra bu 500 gaziden 400’ü şehit düşmüş bulunuyordu. Kalan 100 kişi de köprüyü tutanlara katıldı. Müthiş bir mücadele başladı.

Son gazi de şehit oldu!
Savaşın en şiddetli anında Ahmet Ağa, bir ara köprünün ayaklarından birine doğru süzüldü. Atının terkisinde bulunan bir tulum neft yağı ile bir torba barutu buraya yerleştirip, fitili de koyduktan sonra ateşledi ve tekrar yukarı çıktı. Biraz sonra alevler yükseldi ve ardından müthiş bir patlamayla köprü yanmaya başladı. Böylece düşmanın kalan kısmının geçmesi imkansız hale geldi. Ve bu son gazi de şehadet rütbesine ererken, imdat kuvvetleri yetişip düşmanı imha ettiler ve külliyetli miktardaki top ve cephane de Osmanlı kuvvetlerinin eline geçti...

Toplam Görüntülenme: 2161

Yayın tarihi: Cumartesi, 08 Nisan 2006

Bunları okudunuz mu?