Onun yanındakilere müjdeler olsun

Şeyh İlâhdâd hazretleri Hindistan evliyâsındandır. 1049 (m. 1639)’da vefât etti. Hâce Muhammed Bâkî-billah hazretlerinin husûsî dostlarından olup, onun bereketli sohbetlerinde yetişip kemâle geldi ve icâzet aldı. 

Hâce Bâki-billah, Mâverâünnehr’e giderken, Hindistan’da bulunan birçok talebesine Şeyh İlâhdâd’ın hizmetinde ve sohbetinde bulunmalarını emir buyurmuştu. Bu sefere çıkmadan birkaç gün evvel yakın talebelerinden birine yazdığı bir mektuptan bu husus açıkça anlaşılmakta olup; özetle şöyledir:
“Birkaç gün sonra gitmeyi ümit ediyorum. Şeyh İlâhdâd hazretleri kendilerine bir yer tayin edip, orada bulunsun ve kalsın. Onun yanında bulunanlara müjdeler olsun ki, büyük kurtuluşa kavuştular.
Dayanılmayan yara, çekilmeyen bir derdi/İşte, ben bunları kendime beğendim gitti./Her kim ona hizmet etme şerefine kavuşursa, hakîkî saadete ulaşmıştır./Allahü teâlânın izzetine yemîn ederim ki, bunu lâf olsun diye zorla söylemiyorum.
.....
Aranan hazîneden, bir nişan verdim sana/Belki sen kavuşursun, biz varamadıksa da..."
Hazret-i Hâce o bereketli seferden döndükten sonra, Şeyh İlâhdâd; tam bir bağlılık, kırıklık, kendini kusurlu görmek ve tam bir hasret ile Hâce’nin hizmetlerine koyuldu. Misâfirlerin suyunu ve yemeğini temin etmeyi ve hocasının melekler dergâhı olan hânegâhındaki hizmetleri yapmayı üzerine aldı. Bütün bu zâhirî hizmetleri yanında, kalp hâllerinden ve zikrinden bir an bile gâfil olmadı. Böylece yüksek üstâdlarının husûsi teveccühleriyle, lâyık olduğu nisbetlere, yüksek derece ve hâllere kavuştu. Şeyh İlâhdâd, zamanının makbullerinden evliyâlık yolunun kemâlâtına, üstünlüklerine kavuşanlardan idi. Bununla beraber, kendini yok ve hiç bilme ve inkisara, yani gönül kırıklığına sahip idi. Yüksek üstadı Hâce Bâkî-billah hazretlerine olan muhabbeti ve bağlılığı ve hocasının yüksekliğini anlamaktaki yakîni, derecesi pek yüksek idi. Hocasının feyiz ve nûr saçılan türbesinde bulunup, hizmet edenlerden duâ talep ederdi. Hâce Hüsâmeddîn Ahmed, Hâce Bâkî-billah’ın en yüksek talebelerinden ve İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin büyüklüğünü herkesten iyi bilenlerden idi. Bu yüksekliğine rağmen, hizmetinde bulunmak kendisine talebe olmak için bir kimse gelse, onu Şeyh İlâhdâd’ın huzûruna gönderirdi. Bu iki mübârek zât birbirlerini çok sever ve hürmet ederlerdi...

Toplam Görüntülenme: 921

Yayın tarihi: Salı, 06 Aralık 2016

Bunları okudunuz mu?