Hendek Harbinde verilen müjde

Ömer bin Şebbe en-Nümeyri hazretleri fıkıh, hadis ve tarih âlimidir. 173'te (m. 789) Basra'da doğdu. İlk tahsilinden sonra Bağdat'a gitti. Burada zamanın büyük âlimlerinden hadis tahsil etti. 262 (m. 876)’da Sâmerrâ'da vefat etti. Târihu'I-Medîneti'I-münevvere adlı eseri meşhurdu. Bu kitabında şöyle nakleder:

Hendek Harbinde Selmân-ı Fârisî (radıyallahü anh); “Yâ Resûlallah! Bizim İran diyârında bir şehre düşman hücum ettiği zaman, müdafaa için şehrin etrafına hendek kazmak âdettir. Medîne’nin müdafaası için biz de hendek kazalım” dedi.
Selmân-ı Fârisî’nin bu teklifi beğenilip kabul edildi. Hendeğin kazılacağı yer tesbit edildi ve gerekli malzeme toplatıldı. Ön tarafı açık olan Medîne’nin bir tarafı yalçın kayalık dağlarla çevrili, diğer tarafı da düşmanın geçmesine elverişli değildi. Düşmanın ön taraftan saldırma ihtimâli olduğu için hendeğin buraya kazılması kararlaştırıldı ve iş bölümü yapıldı. Sel Dağının eteği ordu merkezi olarak seçildi. Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) de hendeğin kazılmasında çalıştı. Günlerce aç kaldıkları oldu. Bizzat Resûlullah efendimizin, açlığını bastırmak için mübârek karınlarına üç taş bağladıkları görüldü.
Eshâb-ı kirâm hendek kazma esnâsında pekçok mucizeye şâhid oldular. Bir avuç hurma, Resûlullah’ın duâsıyla o kadar arttı ki, hendek kazma işinde çalışan bütün Eshâbı doyurdu.
Eshâb-ı kirâmdan Câbir, bir koyun kesip Resûlullah efendimizi yemeğe davet etmişti. Sevgili Peygamberimiz hendekte çalışan Eshâb-ı kirâmın hepsini yemeğe götürdü. O yemek Peygamberimizin mucizesi olarak o kadar bereketli oldu ki, onar kişilik gruplar hâlinde yüzlerce kişi yediği hâlde bitmedi.
Hendek kazıldığı sırada hava soğuktu, sert bir şimal (kuzey) rüzgârı esiyordu. Kazma işi zorlaşıyordu. Hendekte çıkan büyük bir kayayı Resûlullah üç vuruşta parçaladı. İlk vuruşunda bir ışık yayıldı. Tekbir getirerek; “Şam’ın kırmızı köşklerini görüyorum!” buyurdu. İkinci vuruşta; “Kisrânın (İran’ın) köşklerini görüyorum!” buyurdu. Üçüncü vuruşta da yine etrafa parlak bir ışık yayıldı ve tekbir getirerek; “San’anın kapılarını görüyorum, bana Yemen’in anahtarları verildi!” buyurdu... Böylece Eshâbın ileride buraları fethedeceğini müjdeledi. Neticede buyurduğu gibi oldu...

Toplam Görüntülenme: 1045

Yayın tarihi: Perşembe, 08 Aralık 2016

Bunları okudunuz mu?