Ebedî olarak yaşamak istiyorsan

Ali bin Vehb-i Sincârî hazretleri Irak’ta yaşayan evliyânın büyüklerindendir. Hayâtı Kuzey Irak’ta Sincâr’ın Bazâr kasabasında geçti. İnsanlar, onun tatlı ve kalplere şifâ olan sözlerini işitmek için etrâfına toplanırlardı.

Ali bin Vehb hazretleri zirâat ile de uğraşır, tarlasını eker, çıkan mahsûlün onda birini uşur olarak ayırır, Müslüman fakirlere dağıtırdı. Bir gün çift sürerken öküzün biri öldü. Öküzün boynuzundan tutup, “Yâ Rabbî! Bunu bize dirilt” diye duâ etti. Allahü teâlâ, haram yemeyen, günah işlemeyen bu sevdiği kulunun hatırını kırmadı, duâsını kabul edip öküzü diriltti.
Ali bin Vehb sabanla toprağı sürerken sabanın kulpuna dokunmazdı. Tohumu toprağa atar atmaz, hemen çimlenerek boy vermeye başlardı.
Bu mübarek zatın hasta kalplere şifâ olan pek güzel sözleri vardır. Buyurdu ki:
“Allahü teâlâ, sevdiği kulunun kalbine, kendini arzu etme isteğini yerleştirir.”
“Talebe iki kısımdır. Mürîd olanlar severler, kalplerine kendilerine âit olan bir isteği, arzuyu getirmezler. Gayretleriyle tasavvuf derecelerine yükselmeye başlarlar. Murâd olanları ise sevilirler, davetlidirler, çekilirler ve yükseltilirler. Onun için murâdlar çok kıymetlidirler. Murâd olunanların başı ve sevilenlerin önderi Muhammed aleyhisselâmdır. Başkaları ona tufeyl olarak, yanı sıra kabul olunmaktadırlar. Onlara aradığını buldururlar ve gideceği yolu tamamlarlar. Artık onların nazarında kâinatın hiçbir kıymeti yoktur. Hep Allahü teâlâyı düşünürler. Bu yolda fenâ makamına kavuşurlar.”
“Zühd, üç kısımdır. Farz olan, fazilet olan ve Hakka yakınlığa sebep olan zühddür. Haramlardan kaçmakla yapılan, farz olan zühddür. Şüpheli olanlardan kaçmak da fazilet olan zühddür. Mübahların fazlasından sakınmak da, Hakka yakınlığı sağlayan zühddür.”
“İhlâs, bütün işleri, insanların rızâsı için değil, Allahü teâlânın rızâsı için yapmaktır.”
“Ebedî olarak yaşamak istiyorsanız, Allahü teâlânın emirlerini yapınız, yasaklarından kaçınınız ve cenâb-ı Hakkı devamlı hatırlayınız. Ondan gelenlere râzı olunuz. O zaman, âhiretinizi kazanır, Cennette ebedi, sonsuz olarak yaşarsınız.”
Ali bin Vehb-i Sincârî hazretleri vefât ettiğinde, talebeleri kabrinin etrâfında toplandılar, üzüntü içinde birbirlerini taziyede bulunuyorlardı. Üzüntülerinden, oradaki bazı bitkilerin yapraklarını koparıp koklamaya başladılar. O anda, Allahü teâlânın izni ile, Ali bin Vehb hazretlerinin mezarının etrâfındaki yaprakların her biri, ayrı ayrı renklerde çiçekler açtı, etrâfa misk gibi kokular dağıldı...

Toplam Görüntülenme: 943

Yayın tarihi: Çarşamba, 22 Mart 2017

Bunları okudunuz mu?