Namazın hakkını vererek kılmak

Ebû Bekr Cessâs hazretleri hadîs, tefsîr ve fıkıh âlimidir. 305 (m. 917)’de İran’da Rey şehrinde doğdu. 370 (m. 980)’de Bağdât’ta vefât etti. Ahkam-ül-Kur’ân adlı eserinden bazı bölümler:

“O kimseler ki (takvâ sahipleri), namazı dosdoğru kılarlar, verdiğimiz rızıklardan infâk ederler (harcarlar, yedirirler)” Bekâra, 3. âyet-i kerîmesi, namazı ve zekatı emretmektedir. Allahü teâlâ, bu âyet-i kerîmede; kendisine, öldükten sonra dirilmeye, kıyâmet günü bütün mahlûkatın mahşer yerinde toplanacağına, sonra herkesin Cennete veya Cehenneme gideceğine ve diğer îman edilmesi lâzım gelen şeylere îmân etmelerini; takvânın şartlarından saydığı gibi, namazı dosdoğru kılmayı ve zekatı vermeyi de takvânın şartlarından, dolayısıyla müttekîlerin (Allahü teâlâdan korkup, yasaklarından sakınanların) vasıflarından saymıştır. Âyet-i kerîmedeki “Namazı ikâme ederken dosdoğru kılarlar” kavl-i şerîfinde, birkaç mana vardır. Bunlardan birisi şöyledir:
Namazı ikâme etmek demek, namazın hakkını vererek, tam ve mükemmel bir şekilde, ta’dil-i erkâna riâyet ederek kılmaktır. Ta’dil-i erkâna çok dikkat etmelidir. Yani, rükû’da ve secdelerde, kavmede (rükû’dan kalktıktan sonra ayakta durmak) ve celsede (iki secde arasında oturunca) tumaninet bulduktan yani her âzâ hareketsiz kaldıktan sonra biraz durmalıdır ki, Hanefîlerin çoğu buna vâcib demiştir. İmâm-ı Ebû Yûsuf ve İmâm-ı Şafiî ise, farz demiştir. Bazı Hanefî âlimleri de, sünnet demiştir. Müslümanların çoğu bunu yapmıyor. Böyle bir ameli meydana çıkarana, Allah yolunda harp edip, canını veren yüz şehîd sevâbından daha çok sevâb verilir. Haram, mekrûh, farz, vâcib ve sünnetlerden birini öğretip, gereğini yaptıran da böyle sevap kazanır.
Yine “Namazı ikâme etmek, namazı dosdoğru kılmak” kavl-i şerîfi; “vakitleri geldikçe, müttekîler beş vakit namazlarını kılarlar” manasına da gelmektedir. “Eğer kulumuza (Hazreti Muhammed’e (sallallahü aleyhi ve sellem) indirdiğimiz Kur’ân-ı kerîmden şüphede iseniz, haydi siz de onun benzerinden (fesahat ve belagatta ona eş) bir sûre getirin ve Allahtan başka şâhidlerinizi (putlarınızı, şâir ve âlimlerinizi) de yardıma çağırın şayet (Bu beşer kelâmıdır) sözünüzde, sâdık kimseler iseniz.” (Bekâra-23) Bu âyet-i kerîme Resûlullahın (sallallahü aleyhi ve sellem) Peygamberliğinin doğruluğunun en büyük delîlidir.

Toplam Görüntülenme: 791

Yayın tarihi: Perşembe, 25 Ocak 2018

Bunları okudunuz mu?