Ne güzel kokuyorsun yâ Resûlallah

İbn-i Hıllikân hazretleri Şafiî âlimlerindendir. 770 (m. 1369)’da Kâhire’de doğdu. 855 (m. 1451)’de aynı yerde vefât etti. Hazreti Ebû Bekr’in (radıyallahü anh) üstünlüğü hakkında buyurdu ki:

Peygamber Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) vefâtından sonra Müslümanlar dehşete düştüler. Kimisi “O ölmedi, geri dönecek” dedi. Hattâ Hazreti Ömer (radıyallahü anh) kılıcını sıyırarak, “Kim o öldü derse, kellesini uçururum” dedi. İnsanlar, Ebû Bekr-i Sıddîk’ın (radıyallahü anh) etrâfında toplandılar ve ona “Bu husûsta ne diyorsun?” diye sordular, “İçeri girip Resûlullah Efendimizi görmedikçe bir şey diyemem” dedi. Sonra içeri girdi. Resûlullahın üzerindeki örtüyü kaldırdı. Mübârek gözlerinin arasından öptü ve “Ne güzel kokuyorsun yâ Resûlallah! Hiçbir misk, senin gibi kokamaz” dedi. Sonra dışarı çıktı. Resûlullah Efendimizin bulunduğu odanın kapısında durarak “Kim Muhammed’e ibâdet ediyorsa, bilsin iki O vefât etmiştir. Kim Allah’a ibâdet ediyorsa, bilsin ki O diridir, ölmez” buyurdu ve “Muhammed ancak bir Peygamberdir. Ondan önce çok Peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse, siz ardınıza dönüverecek misiniz? (Dininizden dönecek veya savaştan kaçacak mısınız?) Kim ardına dönerse, elbette Allah’a hiçbir şeyle zarar verecek değil, fakat şükredip sabredenlere Allah muhakkak mükâfat verecektir” meâlinde olan Âl-i İmrân sûresi yüzkırkdördüncü âyet-i kerîmesini okudu.
Hazreti Ömer, sonraları bu hâdiseyi anlatırken, “Bu âyet-i kerîmeyi sanki ilk defa işitiyordum” derdi. Bundan sonra Eshâb-ı kirâm, Resûlullah Efendimizin defnedileceği yer husûsunda ihtilâf edip, Hazreti Ebû Bekr’in sözüne müracaat ettiler. Hazreti Ebû Bekr (radıyallahü anh) onlara, “Peygamberler, vefât ettikleri yere defnedilirler” hadîs-i şerîfini rivâyet etti. Resûlullah Efendimizin defninden önce, hilâfet meselesinde ihtilâf edildi. Tekrar onun sözüne müracaat ettiler. O da, Resûlullah Efendimizden “İmamlar (halifeler) Kureyş'tendir” hadîs-i şerîfini nakletti. Sonra Eshâb-ı kirâm (radıyallahü anhüm), hilâfete ondan daha lâyık kimse olmadığına karar vererek, Hazreti Ebû Bekr-i (radıyallahü anh) halife seçtiler. Bundan sonra Eshâb-ı kirâm, her ihtilâfta onun ilmine müracaat ettiler. O, Müslümanların işlerini en iyi idâre eden idi. Kalben en cesur olan da o idi.

Toplam Görüntülenme: 799

Yayın tarihi: Cuma, 02 Şubat 2018

Bunları okudunuz mu?