Sahâbe-i kiramın hepsi müctehiddir

Ahmed Batrûcî hazretleri hadîs ve Mâlikî mezhebi fıkıh âlimidir. 542 (m. 1147)’de Endülüs’te (İspanya) Kurtuba’da (Cordoba) vefât etti. [Astronomi âlimi Batrûcî daha sonra yaşamıştır.]
Bu mübarek zat, Sahâbe-i kiramın büyüklüğü ve derecelerinin yüksekliği hakkında buyurdu ki:

Peygamber Efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyuruyor ki: (Eshâbımın hepsi, gerek birlikte, toptan, gerekse birer birer, yıldızlar gibi nûrludurlar. Bunlardan hangi birine uyarsanız, Allahü teâlânın sevgisine kavuşursunuz). Bunun içindir ki bu dînin büyükleri, Sahâbe-i kiramdan her birinin sözlerini, hareketlerini, işlerini hüccet ve senet olarak almıştır. Bunların hepsi müctehiddir. Her biri âyet-i kerimelerde ve hadis-i şeriflerde açıkça bildirilmeyen ahkâm-ı dîniyyeyi, ilimleri ile, yükseklikleri ve kemâlleri ile ve kalplerinin nûrları ile âyetlerden ve hadis-i şeriflerden bulup çıkarabilmektedir. Bunun içindir ki, Server-i âlem, Sahâbe-i kiramdan birçoğunu, dîn-i islâmı yaymak ve herkese bildirmek için, uzak memleketlere gönderdikleri zaman, tenbih buyururlardı ki, karşılaşacağınız vakaların, hâdiselerin nasıl yapılması lâzım geldiğini, Kur'an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde açık göremediğiniz vakit, âyet-i kerimelerin delâletinden, işaretlerinden, rümûzundan, ifâde şeklinden, uygun manalarından, muhâlif manalarından, emirlerinin icâblarından çıkarıp anlayınız ve anladığınıza göre yapınız ve yaptırınız! Müctehidlerin vazîfesi de budur. Sahâbe-i kiramın her birini bir yıldıza teşbîh buyurdu ki, denizlerde, dağlarda, derelerde, tepelerde, sahrâlarda, çöllerde yollarını şaşıranlar, kıbleyi, diğer cihetleri arayanlar, bunların ziyâsı sâyesinde yol bulabilsinler.
Zaman-ı saadetten sonra (Hulefâ-i râşidîn) ve bütün Eshâb-ı kirâm, böylece birbirlerini müctehid tanımışlardır. Birbirlerinin rey ve ictihâdlarına yanlış dememişlerdir. Sahâbe-i kiramın sohbetlerinde ve derslerinde yetişen Tâbiîn-i kiramın çoğu da böyle müctehid oldu. Bunların sohbet ve derslerinde bulunan Tebe'i tâbiînden bir kısmı da ictihâd derecesine yükseldi. İmâm-ı a'zam Ebû Hanîfe, imam-ı Mâlik, imam-ı Şâfi'î, imam-ı Ahmed bin Hanbel, imam-ı Evzâî, Süfyân-ı Sevrî, Süfyân bin Uyeyne, Dâvüd-i Tâi ve benzerleri bunlardandır. Bunlar azala azala, üçüncü asrın sonunda, ictihâd yapabilecek derin âlim yetişemez oldu.

Toplam Görüntülenme: 900

Yayın tarihi: Pazartesi, 05 Şubat 2018

Bunları okudunuz mu?