​İrâde etmek, başka râzı olmak başkadır

Ahmed bin Süleymân Bâcî hazretleri Endülüs’te (İspanya) yaşamış olan Mâlikî mezhebi fıkıh âlimidir. Kurtuba’da (Cordoba) doğdu. 493 (m. 1100) yılında hacdan dönerken Cidde’de vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:

Dünyadaki bütün adalet kanûnları ve ahlâk prensibleri, Kur'ân-ı kerimden alınmıştır. Meselâ Zilzâl sûresindeki, yedinci ve sekizinci âyet-i kerimelerinde meâlen, (Zerre kadar iyilik yapan, onun mükâfâtına, zerre kadar kötülük yapan da, onun karşılığına kavuşur) buyuruldu. Bu da, adalet-i ilâhiyyesini tasdik etmekte ve kuvvetlendirmektedir. En'âm sûresinin yüzkırksekizinci âyet-i kerimesinde meâlen, (Allahü teâlâya başkalarını ortak edenler, Allah istese idi, biz müşrik olmazdık dedikleri zaman, onlara, hüccet-i bâliğa Allahındır. Allahü teâlâ istese idi, hepinize hidâyet ederdi, diye cevap ver!) buyuruldu.
Bu âyet-i kerime, müşriklerin (Allah istese idi, biz müşrik olmazdık) sözlerini reddetmiyor. Onların bu sözlerindeki bozukluk, yanlışlık, (Allah dilediği için suçlu olduklarını) bildiklerinde değildir. Bu sözü Peygamberleri susturmak için ve kendilerini suçlu olmaktan kurtarmak için söylemelerindedir. Çünkü Allah istese idi müşrik olmazdık sözleri doğrudur. Nitekim bu âyet-i kerimede, meâlen (Allahü teâlâ istese idi, hepinizi doğru yola götürürdü) buyuruldu. En'âm sûresindeki yüzyedinci âyet-i kerimede meâlen, (Allahü teâlâ istese idi, onlar müşrik olmazlardı) buyuruldu.
Müşriklerin bu sözleri doğru ise de, bu sözü Peygamberleri susturmak için söylemeleri çirkin olmakta ve azarlanmaktadırlar. Çünkü Allahü teâlânın, emrettiği şeylerin hepsini irâde etmiş olması lâzım olmadığı gibi, yasak ettiği şeylerin hepsini irâde etmemiş olması da lâzım gelmez. Yâni Allahü teâlâ, dünyada olacak her şeyi ezelde irâde etmiştir. Bunların içinde, kendinin yasak ettiği, râzı olmadığı şeyler de vardır. İrâde etmek, yâni istemek başkadır, râzı olmak, beğenmek başkadır. Bu ikisini birbiri ile karıştırmamalıdır.
Görülüyor ki, Allahü teâlâ, bir işin yapılmasını irâde ettiği hâlde, insanların o işi yapmasını yasak etmiş olabilir. (Beled) sûresinin sekizinci âyeti ve (Veşşemsi) sûresinin sekizinci âyeti de, Allahü teâlânın insanlara maddî ve mânevi kuvvet verdiğini ve iyi ve fena yolları ayırdığını ve mes'ûliyyetin insana âid olacağını açıkça anlatmaktadır.

Toplam Görüntülenme: 576

Yayın tarihi: Salı, 24 Nisan 2018

Bunları okudunuz mu?