Yanlışı, doğrusundan çok olan kimseler

Radıyyüddîn Muhammed el-Halebî hazretleri Hanbelî fıkıh âlimidir. 908 (1502)’de Halep'te doğdu. Şam ve Halep'te fıkıh tahsil etti. Halep'te başmüderris oldu ve talebe yetiştirdi. 971 'de (m. 1563) Halep'te vefat etti. Bir dersinde şunları anlattı:

İlim üstâddan öğrenilir. İlmi, dîni, kendi kendine kitaptan öğrenenler çok yanılır. Yanlışı, doğrusundan çok olur. Bugün, ictihâd edecek kimse yoktur. İmâm-ı Râfi’î ve İmâm-ı Nevevî ve Fahreddîn Râzî dediler ki: Bugün hiç müctehid kalmadığında âlimler söz birliğine varmıştır. İmâm-ı Süyûtî gibi her ilimde deniz gibi olan derin bir âlim; nisbî müctehid, yani mezheb içinde müctehid olduğunu bildirince, hiçbir âlim bu sözünü kabul etmedi. Hâlbuki, mutlak müctehid olduğunu, mezheb sahibi olduğunu söylememişti. Beş yüzden fazla kitap yazdı. Her kitabı, tefsîr ve hadîs ilimlerinde ve din bilgilerinin her birinde çok yüksek derecede olduğunu göstermektedir. İmâm-ı Süyûtî gibi bir âlimin nisbî müctehid olduğu kabul edilmeyince, onun yüksek derecesinden çok uzak olanların böyle sözlerine inanılır mı? Hiç dinlenmez bile. Hele İslâm âlimlerinin kitaplarının bozuk olduğunu da söylerse, bunun aklından ve dininden şüphe olunur. Çünkü bu kimse Resûlullahı (sallallahü aleyhi ve sellem) ve Eshâb-ı kirâmdan hiçbirini görmediğine göre, ilmini nereden öğrendi? Bir şeyler öğrendi ise, İslâm âlimlerinin kitaplarından öğrenmiştir. O âlimlerin kitaplarına bozuk derse, kendisi doğru yolu nereden bulmuştur? Bunu bize açıklasın!
Dört mezhebin imamları ve bunların mezheblerinde yetişmiş olan büyük âlimler, bütün bilgilerini âyet-i kerîmelerden ve hadîs-i şerîflerden çıkarmışlardır. Bu adam onlara uymayan bilgilerini nereden çıkarmıştır? Onun ictihâd derecesine varamamış olduğu meydandadır. Bu adama düşen iş, sahih bir hadîs görüp, anlamadığı zaman, müctehidlerin bu hadîs-i şerîften anlayıp bildirdiklerini araştırmalıdır. Bunlar arasında beğendiğine uymalıdır. Böyle yapmak lâzım geldiğini, derin âlim İmâm-ı Nevevî “Ravda” kitabında bildirmektedir. Âyet-i kerîmeleri ve hadîs-i şerîfleri, ancak ictihâd derecesine yükselmiş olan derin âlimler anlayabilir. Müctehid olmayanların, âyet-i kerîmeleri ve hadîs-i şerifleri anlamaya kalkışmaları caiz değildir. Abdülvehhâb oğlunun ve ona aldanmış olan zavallıların doğru yola gelmeleri bozuk sözlerinden vazgeçmeleri lâzımdır.

Toplam Görüntülenme: 643

Yayın tarihi: Pazar, 19 Ocak 2020

Bunları okudunuz mu?