Yüksek derecelere kavuşan talebe

Ebû Ali Fârmedî hazretleri evliyânın büyüklerinden olup Silsile-i aliyye denilen evliyanın sekizincisidir. 433 (m. 1042) senesinde İran’da Horasan’da doğdu. Zâhirî din ilimlerini, Ebü’l-Kâsım Kuşeyrî hazretlerinden öğrendi. Tasavvuf ilminde yüksek derecelere kavuşması iki vasıta ile olmuştur. Birisi Ebü’l-Kâsım Gürgânî-i Tûsî diğeri de Ebü’l-Hasen-i Harkânî’dir.

Ebû Ali Fârmedî hazretleri, hem İmâm-ı Gazâlî, hem de Yûsuf-i Hemedânî hazretlerinin hocası idi. Her ikisi de ondan istifâde ederek kemale gelmiş, yüksek derecelere kavuşmuştur. 478 (m. 1085) senesinde vefât etti. Kabri Tûs yani Meşhed şehrindedir...
Ebû Ali Fârmedî buyurdu ki: "Talebenin hocasına karşı dili ile saygılı olması gerektiği gibi, söylediğini kalbinden de reddetmemelidir.” Bununla ilgili şu rüyâsını anlatır:
Hocam Ebü’l-Kâsım Gürgânî’ye bir rüyâmı anlattım ve ona, “Senin bana rüyâmda şöyle böyle dediğini gördüm ve niçin böyle yaptığını sordum” dedim. Hocam, bunun üzerine bir ay benimle konuşmadı ve “Eğer içinde benim söylediklerimi reddetmek duygusu ve cevap almak arzusu olmasa, rüyânda bana bunu bu şekilde sormazdın” dedi.
Bir gün bana bir hâl olmuştu. Kendimden geçtim. Bu hâl içinde sanki yok ve fark edilmez oldum. Bu hâlimi hocama anlattım. “Ey Ebû Ali! Benim gönül kuşum, buradan yukarısını bilemez” buyurdu. Ben de kendi kendime, beni bu makamdan ileri götürecek bir mürşide (rehbere) ihtiyâcım var, diye düşündüm. Bunun üzerine bir müddet geçti. Gün geçtikçe bu hâl artardı. Bu sırada Ebü’l-Kâsım Gürgânî’nin ismini işitmiştim. Tûs şehrine hareket ettim. Evini bilmiyordum. Şehre gelince sordum. Yerini tarif ettiler, gittim.
Talebelerinden bir cemâatle mescidde oturuyorlardı. Ben de iki rek’at mescidi ziyâret namazı kılıp, önüne diz çöktüm. Şeyhin başı önüne eğikti. Başını kaldırdı ve “Gel, ey Ebû Ali!” buyurdu. Vardım, selâm verip oturdum. Manevî hâllerimi anlattım. “Evet... Başlangıcın mübârek olsun! Henüz bir dereceye kadar erişmişsin, ama terbiye görürsen, yüksek derecelere erişeceksin” buyurdu. Ben de gönlümde, “Benim rehberim budur” dedim. Yanında kaldım. Uzun müddet nefsimin terbiyesini emrettikten sonra, yüksek manevî derecelere kavuşturdu. Cemâatini toplayıp, kızını bana nikâh etti... Kalbimde hasıl olan aşk ve şevk ziyadesiyle artmıştı. Bu arzumun çokluğu sebebiyle, Ebü’l-Hasen-i Harkânî hazretlerinin sohbetine kavuştum. Hizmetinde bulundum. Nihâyetsiz feyizlere, manevî zevklere eriştim.

Toplam Görüntülenme: 785

Yayın tarihi: Cumartesi, 25 Ocak 2020

Bunları okudunuz mu?