Safranbolulu İsmâil Necâtî
Meşhurların Son Sözleri
Cuma, 25 Mayıs 2012
İsmâil Necâtî Efendi, Kastamonu’nun Safranbolu kazâsının Oğulveren köyünde 1839 (H.1255) senesinde doğdu. Tasavvufta hocası, Ahmed Ziyâeddîn Gümüşhânevî hazretleridir. Hocasının ikinci halîfesi olup, onun vefâtından sonra 1911 senesinden îtibâren Gümüşhâneli Dergâhı şeyhliği ona verildi ve vefâtına kadar bu vazîfeyi yürüttü. Çok âlim ve sâlih insan yetiştirmiştir. İlk İstanbul Müftülüğü vazîfesi de ona verilmiştir. 1921 (H.1338) senesinde İstanbul’da vefât etti. Kabri, Süleymâniye Câmii avlusundadır.
İsmâil Necâtî Efendi, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
Sadreddîn Horasânî
Meşhurların Son Sözleri
Perşembe, 24 Mayıs 2012
Sadreddîn Muhammed Horasânî, Amasya velîlerindendir. Hangi devirde yaşadığı bilinmiyor. Bölgenin meşhur âlimlerinden Seyyid İbrâhim hazretlerinin babasıdır. Amasya’nın Akdağ nâhiyesine bağlı Yenice köyündeki türbesinin yanında yer alan zâviyesinden günümüze eser kalmamıştır.
Bu mübarek zat, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
Pîr Cemâleddîn
Meşhurların Son Sözleri
Çarşamba, 23 Mayıs 2012
Pîr Cemâleddîn, Amasya velîlerinden olup Pîr Hüsâmeddîn-i Halvetî hazretlerinin oğludur. Türbesi Amasya’da Çilehâne Camii’nin içinde olup Aşağı Pirler diye bilinir. Türbesinin bulunduğu câmi ve bu câmiye açılan çilehâne odaları 1412’de Osmanlı emirlerinden Yâkub Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Pîr Cemâleddîn, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
Ömer bin Zer
Meşhurların Son Sözleri
Salı, 22 Mayıs 2012
Ömer bin Zer hazretleri, Tebe-i tâbiîn devri velîlerindendir. Aslen Hemedanlıdır. Kûfe’de yaşadı. Vefât târihi bilinmemektedir. Kıymetli sohbetleri vardı...
Ömer bin Zer hazretleri bir gün cemâate; “Kalplerinizin katılığını, gözlerinizin donukluğunu ve câhilliğinizi bana yüklüyorsunuz. Allahü teâlânın kitâbından size nasîhat etmezsem beni suçluyorsunuz. Lâkin kim hayrı ararsa bulur” buyurdu...
Osman Şirvânî
Meşhurların Son Sözleri
Pazartesi, 21 Mayıs 2012
Osman Şirvânî hazretleri, Azerbaycan’da doğdu. Doğum tarihi bilinmemektedir. Muhammed Harezmî hazretlerinin sohbetlerinde yetişip olgunlaştı. Mısır’a giderek talebe yetiştirdi. 1426 (H.830) yılında Mısır’da vefât etti.
Bu mübarek zat, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
Zahîrüddîn Halvetî
Meşhurların Son Sözleri
Pazar, 20 Mayıs 2012
Zahîrüddîn Halvetî hazretleri, Afganistan evliyâsının büyüklerindendir. Herat’ta yaşadı. Doğum târihi bilinmemektedir. Pîr Ömer Halvetî hazretlerine talebe oldu. Kendisinden icâzet, diploma aldı 1397 (H.800) senesinde Herat civârında Kazergâh’ta vefât etti.
Zahîrüddîn Halvetî, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
Yûnus bin Ubeyd
Meşhurların Son Sözleri
Cumartesi, 19 Mayıs 2012
Yûnus bin Ubeyd hazretleri, Tâbiînin büyüklerindendir. Basralıdır. Eshâb-ı kirâmdan hazret-i Enes bin Mâlik’i gördü. 756 (H.139) yılında vefât etti. Hadîs ilminde, yüz bin hadîs-i şerîfi râvileri ile birlikte ezbere bilen hadis hafızlarındandı.
Yûnus bin Ubeyd, sohbetlerinde buyurdu ki:
Yahyâ Îdilî
Meşhurların Son Sözleri
Cuma, 18 Mayıs 2012
Yahyâ Îdilî hazretleri, Cezayir’de yetişen büyük velîlerden olup on beşinci asırda yaşamıştır. Kaynaklarda doğum ve vefât târihleri ve yerleri bildirilmemektedir. Kasîde-i Bürde şârihi, Abdürrahmân Sebbâg, Yahyâ Îdilî’nin kutub denilen büyük evliyâdan olduğunu bildirmiştir.
Bu mübarek zat, vefatından kısa bir zaman önce, kendisine sorulan fıkhi bir meselede buyurdu ki:
Vişnezâde
Meşhurların Son Sözleri
Perşembe, 17 Mayıs 2012
Vişnezâde, Osmanlı Devleti zamânında yetişen âlimlerdendir. Asıl ismi, Muhammed bin Lütfullah’tır. 1615 (H.1023) senesinde, günümüzde Bulgaristan’da bulunan Filibe’de doğdu. 1681 (H.1092) senesinde İstanbul’da vefât etti. Vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
Ali Venâi
Meşhurların Son Sözleri
Çarşamba, 16 Mayıs 2012
Ali Venâi hazretleri, Mısır’da yaşamış olan velîlerdendir. 1756 (H.1170) senesinde doğdu. 1797 (H.1212) senesinde Medîne-i münevverede vefât etti. Vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
Hadîs-i şerîfte, (Bir işinizde şaşırırsanız ölmüşlerden yardım isteyiniz!) buyuruldu. Alimlerimiz, bu hadîs-i şerîfi açıklarken diyor ki: