Huneyn gazisi Âmir bin Amr
Meşhurların Son Sözleri
Çarşamba, 29 Temmuz 2009
Huneyn Gazâsında İslâm ordusu önce mağlûb olacak gibi bir duruma düştü. Sonra tekrâr toparlandılar. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, “Yâ Rabbî! Va’dettiğin yardımı ve zaferi ihsân eyle” diye duâ etti... Bundan sonra, Rabbânî yardım ve Sübhânî meded yetişti. Beyâz melekler atlara binmiş oldukları hâlde muhârebeye katıldılar...
Bir gönül sultanı Hüseyin bin Ahmed
Meşhurların Son Sözleri
Salı, 28 Temmuz 2009
Hüseyin bin Ahmed, çok kerâmetleri ve üstün hâlleri görülen bir zattır. Kıymetli sohbetlerinde buyurdu ki:
“Ey talebelerim! Biliniz ki, Allahü teâlâ bu kadar azamet ve büyüklüğü ile bizlere gayet yakındır. Bu sözü anlayamazsanız da, böylece i’tikâd edip inanmalısınız. Size lâzım olan odur ki, tenhâda ve açıkta edebi gözetiniz. Evinizde tek başınıza olduğunuz zaman dahi, ayağınızı uzatmayınız. Her ân Allahü teâlânın sizi gördüğünü biliniz ve ona göre hareketlerinizi düzenleyiniz.
Kendinizi, zâhir ve bâtın edebi ile süsleyiniz. Görünüşteki zâhir edeb; Allahü teâlânın emirlerini yapmak, yasaklarından kaçınmak, dâima abdestli bulunmak, istiğfar eylemek, az söylemek, her işin inceliğini titizlikle yapmak, İslâm âlimlerinin eserlerini okumak gibi husûslardır. Bâtın edebi ise; yabancılarla düşüp kalkmamak, dünyâya bağlanmamak, Allahü teâlâyı unutturacak her türlü işten uzaklaşmaktır.”
Sâdık talebenin güzel sonu...
Meşhurların Son Sözleri
Pazartesi, 27 Temmuz 2009
Sırrî-yi Sekatî hazretleri evliyanın büyüklerindendir. Kıymetli nasihatleri vardır... Bir gün vaaz veriyordu. Sultânın adamlarından birisi, merasim ile oradan geçerken, (Şuraya bir uğrayalım) deyip, içeri girdi...
Bir yalancının hazin sonu!..
Meşhurların Son Sözleri
Pazar, 26 Temmuz 2009
mâm-ı Ebû Yûsuf, İsmâil bin İbrâhim’den rivâyetle Abdülmelik bin Umeyr; Sakîften bir zât bana şöyle anlattı: “Hazreti Ali, beni Abkara’ya vâli tayin etti. Onların yanında bana şunları söyledi:
-Bunların ödeyecekleri vergileri tam olarak almaya bak. Herhangi bir husûsta rûhsat vermekten, acımaktan şiddetle sakın. Asla sende bir zaaf görmesinler, öğle vakti de bana gel!
Büyük müfessir Muhammed bin Ka'b
Meşhurların Son Sözleri
Cumartesi, 25 Temmuz 2009
Muhammed bin Ka’b el-Kurazî, Tabiîn devrinin büyüklerindendir. Hicretin 40’ıncı (m. 660) senesinde Hazreti Ali’nin hilâfetinin sonlarında doğdu. Sonra Kûfe’ye yerleşti. Tekrar Medine’ye geldi. Muhammed bin Ka’b, Kur’ân-ı kerîmin tefsîrinde, birinci tabakayı teşkil eden müfessirlerdendir.
Seyyid-üt-Tâife Cüneyd-i Bağdâdî
Meşhurların Son Sözleri
Cuma, 24 Temmuz 2009
Büyük velî Cüneyd-i Bağdâdî “Seyyid-üt-Tâife” tasavvufu, dayısı Sırrî-yi Sekatî’den öğrendi. Asrının kutbu idi. Binlerce velî yetiştirdi. Otuz defâ yaya olarak hacca gitti. Kerâmetleri, nasîhatleri, hikmetli sözleri ve ihlâslı amelleri ile meşhûr oldu...
İhtiyar şarkıcının halis tövbesi
Meşhurların Son Sözleri
Perşembe, 23 Temmuz 2009
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî hazretleri, Mesnevî’sinde anlatır: Hazret-i Ömer’in (radıyallahü anh) halifeliği zamanında bir çalgıcı vardı. Düğünlerde çalgı çalar, şarkı söylerdi. Zaman geçti, yaş ilerledi, çalgıcı ihtiyarladı. Sesi çirkinleştiği için itibardan düştü. Artık bir şey kazanamaz duruma gelmiş, bir dilim ekmeğe muhtaç olmuştu. Bir gün içi yanarak Cenabı Hakk’a şöyle niyazda bulundu:
Mücâhid velîlerden Abdullah bin Gâlib
Meşhurların Son Sözleri
Çarşamba, 22 Temmuz 2009
Büyük velî Abdullah bin Gâlib, Tâbiînden olup, sâde ve basit bir hayât yaşardı. Yüz rekat kuşluk namazı kılar; “Biz Allahü teâlâya kulluk için, ibâdet etmek için yaratıldık” derdi. Hattâ; “Dostlarına ve sana tâbi olanlara çok ibâdet ettiriyorsun, onları sıkıntıya sokuyorsun” diyen birine; “Onların ibâdet etmekten ne gözleri görmez oldu ne de belleri büküldü!” cevabını vermişti...
Terzi Baba'nın hocası Abdullah Mekkî
Meşhurların Son Sözleri
Salı, 21 Temmuz 2009
Abdullah Mekkî Erzincânî, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin halîfelerindendir. Aslen Mekkeli olan Abdullah Efendi, Bağdâd’da bulunduğu sırada büyük âlim ve velî, Nakşibendiyye yolunun mürşid-i kâmili Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerini tanıdı, sohbetleriyle şereflendi...
Habeş hükümdarı Eshame bin Ebcar
Meşhurların Son Sözleri
Pazartesi, 20 Temmuz 2009
Resulullah efendimiz İslamı tebliğe başlamıştı... İlk zamanlar, Müslümanların müşriklerden gördüğü baskı ve zulüm dayanılmaz bir hâl almıştı... Ambargolar, işkenceler birbirini takip ediyordu. Herkes canından, malından, ırz ve namusundan endişe ediyordu. Bu şartlarda, Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi vesellem) efendimizin “O, ülkesinde kimseye zulmedilmeyen meliktir” diyerek övdüğü Necaşi Eshame’nin ülkesine, Habeşistan’a hicret izni çıktı. Farklı tarihlerde iki ayrı kafile halinde yola çıkan sahabeler, Kızıldeniz’i aşarak Afrika topraklarına geçti. Burada, Resûl-i Ekrem efendimizin haber verdiği gibi hürmetle karşılandılar, aziz birer misafir gibi ağırlandılar... Bu ilgi ve alaka Mekke müşriklerini ziyadesiyle rahatsız etmişti. Sonradan büyük sahabeler arasında yer alacak olan Amr bin As başkanlığında bir heyeti, bu ülkeye göndermeye karar verdiler. Maksat, Necaşi’yi Müslümanlar aleyhine kışkırtmak, onların kendilerine teslim edilmesini sağlamaktı...