Iraklı bir genç ve Ebû Süleymân Dârânî

Meşhurların Son Sözleri

Perşembe, 04 Eylül 2008

Ebû Süleymân Dârânî, Şam’da yetişen büyük velîlerdendir. Sekizinci ve dokuzuncu yüzyıllarda yaşamıştır. Doğum târihi bilinmemektedir. 820 (H.205) senesinde Şam’da vefât etti...
Ebû Süleymân hazretleri, dünyâdan ve içindekilerden yüz çevirmiş olup, zâhid bir hayat yaşadı. İlk defâ yünlü elbise giyen sofîlerden oldu...

Devamını oku...

Muhammed Huccetullah

Meşhurların Son Sözleri

Çarşamba, 03 Eylül 2008

Muhammed Huccetullah, 1624 (H.1034) senesinde dedesi İmâm-ı Rabbânî Müceddîd-i elf-i sânî Ahmed Fârûkî Serhendî hazretlerinin vefât ettiği yıl doğdu. İsmi Muhammed Nakşibend olup, lakabı “Huccetullah”tır. Tasavvufta “Hullet” ismi verilen pek yüksek makamların sâhibi idi.

Devamını oku...

Büyük mutasavvıf Şeyh Ali Safvetî

Meşhurların Son Sözleri

Salı, 02 Eylül 2008

Şeyh Safvetî hazretleri, Mısır’ın meşhur velîlerindendir. Tasavvufta babasından feyz alıp kemâle erdi ve onun yerine geçti...
O devirde Harem-i şerîfte Şeyh Mustafa Çelebi isminde bir zât vardı. Bu zât bir gece rüyâsında Peygamber efendimizi gördü. Resulullah efendimiz ona bir kâğıt verip; “Bunu Mısır’da Gülşenîzâde Şeyh Safvetî’ye ver. Bizi ziyârete gelsin” buyurdu. Bu rüyâ üzerine hemen Mısır’a gidip onu buldu. Rüyâsını anlattı. Bu müjde üzerine bambaşka bir hâle giren Şeyh Safvetî, hemen hazırlanıp hacca gitti...

Devamını oku...

Ramazana hürmet eden Mecusi...

Meşhurların Son Sözleri

Pazartesi, 01 Eylül 2008

Muteber kitaplarda, ramazân-ı şerîf hakkında buyuruluyor ki: Ramazan ayı, çok şereflidir. Bu ayda yapılan nafile namaz, zikir, sadaka ve bütün nâfile ibâdetlere verilen sevap, başka aylarda yapılan farz ibâdetlere verilen sevap gibidir... Bu ayda bir oruçluya iftâr verenin günahları affolur. Cehennemden âzâd olur, kurtulur. O oruçlunun sevâbı kadar, ayrıca buna da sevap verilir.

Devamını oku...

Türkiye'nin ilk psikiyatrı Dr. Mazhar Osman

Meşhurların Son Sözleri

Cumartesi, 30 Ağustos 2008

Mazhar Osman, Sultan Abdülhamid Han zamanında tıp tahsili yaparak o devrin en önde gelen hekimlerinden oldu. Ülkemizin ilk Psikiyatrı. İsmi, halkımız arasında fıkra ve hikâyelere konu olacak kadar sevilen Dr. Mazhar Osman, aynı zamanda mütedeyyin bir insandı. Vefat etmeden biraz önce evlatlarına şu vasiyeti yaptı:

Devamını oku...

Ey kişi! Ben rahip değilim

Meşhurların Son Sözleri

Cuma, 29 Ağustos 2008

Abdülvâhid bin Zeyd hazretleri meşhûr hadîs, fıkıh âlimi ve evliyânın büyüklerindendir. Tebe-i tâbiînden olup, Basra’da yaşamıştır. Doğum ve vefât târihleri kesin olarak bilinmemektedir. Bir rivayete göre de 805 (H. 189) senesinde vefât etmiştir...
Bu mübarek zat, öğrendiklerini insanlara öğretmeye çalışırdı. Cumâ namazından sonra evinin çevresi hadîs ve fıkıh öğrenmek isteyen talebelerle dolardı. Bıkıp, yorulmadan saatlerce ders verir ve onların yetişmelerini isterdi. Bir dakikasının boşa geçmesini istemez, ya öğrenir yâhut da öğretirdi. Derslerine sâdece namaz vakitlerinde ara verdiğini talebeleri anlatmışlardır...

Devamını oku...

İbn-i Fârid ve Yeşil Kuş

Meşhurların Son Sözleri

Cuma, 29 Ağustos 2008

Büyük velî İbn-i Fârid hazretleri yaşadığı bir hadiseyi bizzat kendisi şöyle anlatır: Mısır medreselerinden birisine girmek istiyordum. O sırada medrese kapısında, bakkal olan yaşlı bir zâtın abdest aldığını gördüm. Fakat, kitaplarda bildirildiği gibi almıyordu. İçimden “Bu yaşa gelmiş usûlüne uygun bir abdest alamıyor” dedim. O anda yaşlı zât bana bakıp “Ey Ömer! Sana Mısır’da perdeler açılmaz! Senin istediğin Hicâz’da, Mekke-i mükerremede olsa gerek. Oraya git!” dedi. Bana ismimle hitap edince, onun evliyâullahtan olduğunu anladım. Meğer o, böyle abdest almakla hâlini setredip gizlermiş. Hemen huzûrunda diz çöküp “Efendim, ben nerede, Mekke-i mükerreme nerede?” dedim.

Devamını oku...

Yıldızlardan biri... Abdullâh bin Zeyd

Meşhurların Son Sözleri

Perşembe, 28 Ağustos 2008

Eshâb-ı kiram, Resûlullahın sevgisi için, akrabâlarını, ahbablarını, çocuklarını, zevcelerini, memleketlerini, evlerini, akarsularını, tarlalarını, ağaçlarını terk ettiler. Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve sellem” bunların hepsine ve kendi canlarına tercih ettiler. Bunların sevgisini ve canlarının sevgisini bırakıp, Resûlullahın sevgisini seçtiler. Resûlullahla konuşmak, Onunla berâber bulunmak şerefine kavuştular. Onun sohbeti bereketi ile, Peygamberlik üstünlüklerine eriştiler. Allahü teâlânın gönderdiği vahyi gördüler ve melekle berâber bulunmakla şereflendiler. Hadis-i şerifte (Eshâbımın her biri gökteki yıldızlar gibidir. Herhangisine uyarsanız, Allahü teâlânın sevgisine kavuşursunuz) buyuruldu.

Devamını oku...

Koca yeryüzü bize dar geldi

Meşhurların Son Sözleri

Çarşamba, 27 Ağustos 2008

Peygamber Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) vefatından birkaç ay sonra, Hazreti Ali’nin (radıyallahü anh) hanımı, Hasan ve Hüseyin’in annesi olan kızı Fatıma da babasına kavuştu. Hazreti Ali, Benî Hanefiyye’den bir kız istedi. Ca’fer bin Kays el-Hanefiyye’nin kızı Havle’yle evlendi ve ondan bir oğlu oldu. Adını Muhammed koydu. Ancak halk onu, kardeşleri, Fatıma’nın oğulları olan Hasan ve Hüseyin’den ayırdetmek için “Muhammed bin Hanefiyye” diye çağırmaya başladılar...
Muhammed bin Hanefiyye, Ebu Bekir’in (radıyallahü anh) halifeliğinin sonlarında doğmuştu. Babası Ali îbni Ebî Talib’in gözetiminde büyüyüp yetişmiş ve onun tedrisinden mezun olmuştu.

Devamını oku...

Kerim Ağanın hazin sonu!..

Meşhurların Son Sözleri

Salı, 26 Ağustos 2008

Sultan İbrahim Han, İstanbul’da doğdu. Uzun boylu, kuvvetli vücutlu ve kumral sakallı idi. Annesi Kösem Sultan onun iyi yetişmesi için çok gayret göstermişti. Devrinde yaşayan bazı kindarların dediği gibi “deli” değil “velî” bir sultandı...
Kardeşi Dördüncü Murad Han’ın vefatı üzerine 1640’ta tahta çıktığı gün şöyle dua etmişti: “Elhamdülillah. Ya Rabbi! Benim gibi zaif kulunu bu makama lâyık gördün. Ya Rab! Saltanat günlerimde milletimin halini hoş eyle ve birbirimizden hoşnut kıl!”
Sultan İbrahim Han, tahta çıktıktan sekiz sene sonra Edirne’ye gitmişti. Tellala şöyle bağırttı:
-Padişah fermanıdır. Duyduk duymadık demeyin... Yarın ayak divanı olacaktır. Kimin kimden şikâyeti varsa gelsin, padişah efendimize söylesin. Duyduk duymadık demeyin...

Devamını oku...