Bir Allah adamını üzmenin acı sonu!
Meşhurların Son Sözleri
Pazar, 25 Şubat 2007
Mutarrif bin Abdullah, Basra’da yaşamış, zühd, verâ ve takvâ sâhibi ve velî bir zâttır. İlim ve amel bakımından zamânın bir tânesi idi. Zamânındaki insanların hepsinden hürmet ve saygı görürdü. Sözleriyle onların hak yola kavuşmasına, nefislerinin insanı dünyâ ve âhirette felâkete götüren fenalıklarından kurtulmalarına sebeb olmuştur. Peygamber efendimizin sağlığında doğmuştur. Haccâc’ın Irak’ın idâresini ele aldığı zaman zuhur eden vebâ salgını sırasında 713 (H.95) yılında Basra’da vefât etmiştir.
Sürgündeki Şehzâde Cem Sultan
Meşhurların Son Sözleri
Cumartesi, 24 Şubat 2007
Cem Sultan, 1459 yılında doğdu. Fâtih Sultan Mehmed vefât edince, babasının yerine tahta çıkan İkinci Bâyezîd’e muhâlefet etti ve ona karşı mücadeleye başladı. Fakat kaybedince önce Mısır’a gitti ve tekrar Anadolu’ya döndü...
Cem Sultan, nihâyet Rodos Şövalyelerine mürâcaat etmeye karar verdi. 29 Temmuz 1482 günü, Rodos limanında karaya ayak bastı. Talihsiz şehzâde için, 12 yıl 7 ay sürecek ve sonu ölümle noktalanacak olan acı sürgün hayâtı başlamış oluyordu...
Mısırlı velî Hüseyin-i Meczub
Meşhurların Son Sözleri
Cuma, 23 Şubat 2007
Hüseyin-i Meczub Mısır’da yaşamıştır. Doğum tarihi bilinmemektedir. Hal tercümesi hakkında da, kaynaklarda fazla bir bilgi yoktur. Çok kerametleri görülürdü. Mesela, susadığı zaman bir kuyunun başına gider; “Hüseyin susamış” der, Allahü têâlânın izni ile kuyunun suyu bir anda yükselirdi. Hüseyin suyu içtikten sonra su, tekrar inerdi.
Sohbetlerinde buyurdular ki:
Yahyâ bin Ahmed “Münâvî”
Meşhurların Son Sözleri
Perşembe, 22 Şubat 2007
Münâvî hazretleri, 1396 (H.799) senesinde Kâhire’de doğdu. Küçük yaşta Kur’ân-ı kerîmi ezberledi. Ayrıca; Umde, Tenbîh, Milha, Elfiye, Minhâc ve başka eserleri iyice okuyup, zihnine nakşetti. Babası ile hacca gitti. Sonra da Veliyyüddîn el-Irâkî ile haccagitti ve orada İbn-i Selâme, İbn-ül-Cezerî ve başka âlimlerden hadîs dinledi. Kâhire’de de Şafii fıkhını öğrendi ve Şâfiî mezhebi fıkıh âlimlerinin büyüklerinden oldu.
Kerâmetler menbaı Saltuk Türkî
Meşhurların Son Sözleri
Çarşamba, 21 Şubat 2007
Büyük velî Saltuk Türkî hazretleri pek çok talebe yetiştirip, Allahü teâlânın dîninin yayılmasına faydalı hizmetlerde bulundu. Kıpçak memleketlerniden, Sabiha denilen yerde, 1297 (H.697) yılında vefât etti. Kendisini çok seven çevre halkı, mezarının üzerine güzel bir türbe yaptılar...
Saltuk Türkî’nin kerâmetleri pek meşhûr oldu. Bunlardan bâzıları Tuhfet-ül-Ervâh adlı eserde şöyle anlatılmaktadır:
Muhammed bin Ahmed Salihi
Meşhurların Son Sözleri
Salı, 20 Şubat 2007
Muhammed bin Ahmed Salihi hazretleri, Suriye’de yaşamış olan Hanbeli mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 1134 (H.528) senesinde dünyaya geldi. Tahsil hayatına Kur’ân-ı kerimi ezberleyerek başladı. Daha sonra Şam’a gelerek, burada fıkıh âlimlerinin derslerine devam etti. Daha sonra Mısır’a gidip buradaki ulemadan da ilim öğrendi. Ayrıca nahiv ilmine çalıştı ve bu sahada da ileri gelen âlimlerden biri oldu.
Musul âlimlerinden Feth-i Musûlî
Meşhurların Son Sözleri
Pazartesi, 19 Şubat 2007
Feth-i Musûlî, evliyânın büyüklerindendir. Bişr-i Hafî’nin arkadaşıdır. Musul âlimlerindendir. İlimdeki derecesi Bişr-i Hafî ile aynı idi. Bişr-i Hafî’den yedi yıl önce 220 (m. 835) yılında vefât etmiştir. Haram ve şüphelilerden kaçması kuvvetli, nefsle mücâdelesi çok idi...
Feth-i Musûlî hazretleri, devamlı hüzün ve Allah korkusu içinde bulunurdu. Halktan devamlı kaçardı. Hattâ kendini tanımasınlar diye, tüccarmış gibi yanında bir deste anahtar taşırdı. Her gittiği yerde bunları seccadenin önüne koyardı. Bir âlim ona: “Bu anahtarlarla heybet gösterme kapısına kilit vurmuş oluyorsun” dedi.
Kadın velîlerden... Fâtıma-i Nişâbûriyye
Meşhurların Son Sözleri
Pazar, 18 Şubat 2007
Fâtıma-i Nişâbûriyye, evliyânın büyüklerinden Bâyezîd-i Bistâmî hazretlerinin medh ve iltifâtlarına kavuşan mübarek bir hanımdır. Bâyezîd-i Bistâmî hazretleri onun hakkında şöyle buyurdu:
“Ömrümde velî bir hâtun tanıdım. O da Fâtıma-i Nişâbûriyye’dir. Kendisine herhangi bir konuda haber vermek istesem, ona açıkça belli olur ve o şeyi kendisi bana bildirirdi.”
Zünnûn-i Mısrî hazretleri de kendisini bilir ve çok hürmet ederdi. Ona birçok meselelerde haber göndererek suâl sormuş, danışmıştır.
Bir gönül sultanı Ebü’l Hasen Bağdadî
Meşhurların Son Sözleri
Cumartesi, 17 Şubat 2007
Ebü’l Hasen hazretleri, Bağdad’da yaşamış olan evliyadandır. İlim ve takva sahibi bir zat idi. Evinden dışarı çok az çıkardı. Ruzbehan-ı Baklî ile sık sık görüşürdü. Bu zat kimdir derseniz, kısaca bahsedelim. (Ruzbehan-ı Baklî’nin asıl adı Ebu Muhammed Şirazi’dir. Kübreviyye meşayıhındandır. Necmüddini Kübra’nın mürşididir. Ebu Necibi Sühreverdi’nin halifesi olan Ammar Yaser’in halifesidir. 1209 tarihinde Şiraz’da vefat etti. Tefsiri arayis, Kitab-ül envar ve Şerh-ul-şathiyyat kitapları vardır.)
Endülüs’ten Kudüs’e... Ebû Abdullah el-Kureşî
Meşhurların Son Sözleri
Cuma, 16 Şubat 2007
Ebû Abdullah el-Kureşî hazretleri, 1150 (H.544) senesinde Endülüs’te doğdu. 1202 (H.599) senesinde Kudüs’te vefât etti. Bu mübarek zat cüzzam hastası olduğu gibi, vefâtına yakın gözleri de görmez olmuştu. Ancak, hikmet-i Hüdâ, hanımının yanına girince cüzzam hastalığından kurtulduğu gibi, gözleri de açılıyordu...
? Afiyet ve hastalık elbisesi!..
Bir gün gözleri açılmış, vücûdu cüzzam hastalığından kurtulmuş bir hâlde, gümüş gibi bembeyaz bir tenle dostlarının yanına girdi. Onlar Abdullah el-Kureşî’nin bu hâline çok şaşırdılar. Sonra; “Bu hâl ne?” diye sormaktan kendilerini alamadılar. Bunun üzerine Abdullah el-Kureşî;
-Allahü teâlâ bana önce âfiyet, sonra da, beni imtihân için, hastalık elbisesini giydirdi. Şimdi ise gördüğünüz gibi, yine âfiyet elbisesini giymiş bulunuyorum, diye îzâh etti.