Şâfiî fıkıh âlimi Radıyüddîn Kazvînî
Meşhurların Son Sözleri
Salı, 06 Şubat 2007
Radıyüddîn Kazvînî hazretleri, 1117 (H.512) senesinde Kazvin’de doğdu. 1194 (H.590)’da, Muharrem ayının 19. Cumâ günü vefât etti. Şâfiî mezhebi âlimlerinin büyüklerindendir. Hadîs, fıkıh, kırâat ve diğer ilimlerde derin bir ilme sâhipti.
Radıyüddîn Kazvînî, ilim öğrenmeye küçük yaşta başladı. Kazvin, Nişâbûr, Bağdât ve başka yerlere gitti. Babasından, Ebû Abdullah Muhammed bin Fadl’dan, Abdülgâfir-i Fârisî’den, Vecîh bin Tâhir’den ve başka birçok âlimden ilim öğrendi. Kendisinden de; Ebû Abdullah Muhammed bin Saîd, Muvaffak Abdüllatîf ibni Yûsuf, İmâm-ür-Râfi’î ve başka zâtlar ilim öğrenip rivâyette bulundu.
“Dördüncü İmam” Zeynel’âbidîn
Meşhurların Son Sözleri
Pazartesi, 05 Şubat 2007
Zeynel’âbidîn hazretleri, Hicretin kırkaltıncı senesinde Medîne’de doğdu. Zeynel’âbidîn hazretlerinin annesi Şehr-i Bânû o devrin Acem Pâdişâhının kızıdır ve “Nûş-i Revân-ı âdil”in evlâdındandır. (Son Sâsânî hükümdârı Yezdecerd’in kızıdır.) İmâm-ı Zeynel’âbidîn’in vefâtı, hicretin doksandördüncü senesinde Muharrem ayının onsekizindedir. (Halîfe Velîd’in emriile, Medîne vâlîsi Osmân bin Hayyân tarafından zehirletilerek şehîd edildi.)
Hindistan evliyâsından Ahmed Şeybânî
Meşhurların Son Sözleri
Pazar, 04 Şubat 2007
Küçük yaşta ilim tahsîline başlayan Ahmed Şeybânî Hâce Hüseyin Nâgûrî’nin talebesi oldu. Zâhirî ve bâtınî ilimleri tahsîl etti. Ayrıca başka âlimlerin de sohbetlerinde bulundu. İlim tahsîlini tamamladıktan sonra, Ecmîr’e yerleşti. Orada yetmiş seneden fazla kaldı. Dünyâya düşkün olmaktan, haramlara ve şüphelilere düşmekten uzak bir şekilde, nefsin isteklerine muhâlefet ederek, ibâdet ve tâat ile meşgûl olarak yaşardı. Haramlara düşmekten son derece sakınır, takvâ üzere bulunurdu. Tasavvuf yolunda ilerlemiş olup, yüksek derece sâhibi idi.
Büyük mutasavvıf Sadreddîn-i Konevî
Meşhurların Son Sözleri
Cumartesi, 03 Şubat 2007
Büyük mutasavvıf Muhyiddîn-i Arabî hazretleri, Sadreddîn-i Konevî’nin terbiyesi ile çok yakından meşgûl oldu. Yetişmesine husûsî ihtimâm gösterdi. Muhyiddîn-i Arabî’den Konya’da ilim ve feyz alan ve çok istifâde eden Sadreddîn-i Konevî, hocası ile Halep ve Şam’a gitti. Muhyiddîn-i Arabî hazretleri Sadreddîn-i Konevî’ye nefsini terbiye yollarını öğretti... Sadreddîn Konevî günlerini riyâzet ve mücâhede ile nefsiyle uğraşmakla geçirdi. Nefsiyle uğraşması öyle bir dereceye ulaştı ki, uyumamak için Muhyiddîn-i Arabî hazretleri onu alır, yüksek bir yere çıkarır, o da düşme korkusuyla uyumaz tefekkürle meşgûl olurdu.
Osmanlı Sultanı II. Murad Han
Meşhurların Son Sözleri
Cuma, 02 Şubat 2007
Sultan II. Murad, 1421-1451 yılları arasında Osmanlı Devleti’ni idare etti. Anadolu’da Timur Han ile yapılan savaşlar sırasında ülke topraklarından çıkmış olan Balkanlar bölgesindeki önemli bölgeleri tekrar ülkesine kazandırdı. Selânik şehrini de geri aldı. Orta Avrupa’ya doğru Macaristan ve Arnavutluk bölgesine defalarca seferler yaptı. Varna’da Haçlılara karşı Türk târihinin en muhteşem zaferlerinden birini kazandı...
İbrâhim bin Mûsâ Ebnâsî
Meşhurların Son Sözleri
Perşembe, 01 Şubat 2007
İbn-i Hacer-i Askalânî’nin hocalarından olan İbrâhim bin Mûsâ (Ebnâsî) hazretleri 1325 (H. 725) senesinde Mısır’da sâhil şeridinde bulunan Ebnâs isimli küçük bir köyde doğdu. 1400 (H.802) senesi Muharrem ayında, hacdan dönerken yolda vefât etti. Uyûn-ül-Kasb denilen yerde defnedildi.
Genç yaşında Kahire’ye gelen Ebnâsî hazretleri, burada ilim tahsîline başladı. Önce Kur’ân-ı kerîmi ezberledi. Ayrıca diğer bâzı mühim eserleri de ezberleyince, ilim öğrenmeye çok hevesli ve bu hususta çok gayretli olduğu anlaşıldı.
Muhammed Kudsî Bozkırî Efendi
Meşhurların Son Sözleri
Çarşamba, 31 Ocak 2007
Muhammed Kudsî Bozkırî, halk arasında “Memiş Efendi” lakabıyla tanınırdı. Bu keramet ehli zat, 1852 (H.1269) senesi Muharrem ayının on üçünde, salı günü, yetmiş bir yaşında iken Seydişehir yakınlarında Çavuş köyünde vefât etti. Aynı yerde defnedildi...
Muhammed Kudsî Bozkırî Efendi, uzun süre Karacahisar’da feyz saçtı. Allahü teâlânın emir ve yasaklarını insanlara tebliğ etti. O belde insanlarının kendisine çok ilgi göstermesi, bâzı kimselerin hasedine yol açtı. Hattâ kendisini tüfekle öldürmeye kalkıştılar. Ama Allahü teâlânın izniyle, bir kerâmet olarak kendisine doğru tutulan tüfek yana çevrildi. Bu kerâmeti meşhûr olunca, Karacahisar’da duramaz oldu. O zaman Üçpınar kasabasına hicret etti...
İhlaslı vaiz İbn-i Sem’un
Meşhurların Son Sözleri
Salı, 30 Ocak 2007
Büyük âlim İbn-i Sem’un hazretleri, 912 (H.300) senesinde Bağdad’da doğdu. 997 (H.387)’de orada vefat etti. Bütün ömrü insanlara vaaz ve nasihatle geçti. Hikmetli sözleriyle meşhurdur. Buyurdu ki:
“Yüce Allah’ı seviyor musun?” diye sana sorsalar, sükût et. Zîrâ eğer, hayır, dersen imanın gider. Evet, dersen, hareketlerin O’nu sevenlerin hareketlerine benzememektedir. Onun için sahtekâr olursun!”
“Allah’ın öyle kulları vardır ki, Allah’ın azametinden kalpleri parça parça olur, sonra biter; yine pârelenip tekrar biter. Ve bu hâl yaşadıkları müddetçe devam eder. Kulun, azâmet-i ilâhiye karşısındaki korku ve saygısı, ilâhî mârifetten nasîbi miktarında olur!”
Büyük fıkıh âlimi İmâm-ı Begavî
Meşhurların Son Sözleri
Pazartesi, 29 Ocak 2007
İmâm-ı Begavî hazretleri, ilim öğrenmek için bütün Maveraünnehir illerini gezdi. Fıkıh, hadis, tefsir, kıraat ve edebiyat öğrendi. Birçok âlimden ders aldı ve kendisi de çok âlim yetiştirdi. Haram ve şüphelilerden çok sakınır, talebe yetiştirmekten kalan zamanını ibadetle geçirirdi...
Kayyûm-i Cihân Muhammed Seyfullah
Meşhurların Son Sözleri
Pazar, 28 Ocak 2007
Kayyûm-i Cihân Muhammed Seyfullah hazretleri, 1743 (H. 1156) senesinde Hindistan’da doğdu. Bu mübarek zatın, daha çocukluğunda kerametleri görülmeye başladı. Önce babasının tedrisinde yetişti. Onun vefatından sonra ağabeyi Şah Gulam Muhammed onu yetiştirip icazet verdi. Kırk yaşında iken Kâbil’e gitti. Oradaki insanları irşad etti. Daha sonra tekrar Delhi’ye döndü.