“Çırağ-ı Dehli” Nasîruddîn Mahmud
Meşhurların Son Sözleri
Salı, 10 Ekim 2006
“Çırağ-ı Dehli” Hindistan’da yetişen Çeştiyye yolunun büyüklerindendir. Asıl adı Nasîruddîn Mahmud’dur... Kendisine “Çırağ” lakabının verilmesi şöyle anlatılır: Nizâmüddîn Evliyâ’nın dergâhının su ihtiyâcını karşılayacak bir sarnıç inşâ edilmekte idi. Gece yapılan bu işi aksatmak için, Sultan Gıyâsüddîn Tuğluk, yağ gönderilmesini durdurdu. Bunun üzerine Nizâmüddîn Evliyâ’nın emri ile Nasîruddîn Mahmûd dereden su getirip, kandillere koydu. Su, yağ gibi yandı. Bundan sonra ona “Çırağ” lakabı verildi...
Dertlilerin sığınağı Bennân el Hammâl
Meşhurların Son Sözleri
Pazartesi, 09 Ekim 2006
Bennân-ı Hammâl hazretleri, Mısır’da yaşamış olan velilerdendir. Ebu İmran-ı Kebir’in talebesidir. Cüneyd-i Bağdâdî ile sohbetleri oldu. İbrahim Havvas ile görüşürdü. Ebü’l-Hüseyn Nuri’nin hocasıdır. Birkaç defa yürüyerek hacca gitti. Kerametleri bütün Mısır’a yayıldı. Birçok kimse onun duasını almak ve derdine deva aramak için ona koştular. Bilhassa hastalar, onun mübarek nefesinden şifa bulurlardı.
“Mısır’ın fakihi” Abdullah ibni Vehb
Meşhurların Son Sözleri
Pazar, 08 Ekim 2006
Abdullah ibni Vehb, küçük yaşta ilim tahsîline başladı. İlim öğrendiği hocalarının sayısı üç yüz yetmiş civarındadır. Bunların en meşhurları İmâm-ı Mâlik, Havye bin Şüreyh, Saîd bin Ebî Eyyûb, Leys bin Sa’d, Süleymân bin Bilâl, İbn-i Cüreyc, Süfyân-ı Sevrî ve Süfyân bin Uyeyne hazretleri gibi büyüklerdir. İmâm-ı Mâlik hazretlerinin derslerinde kemâle gelip olgunlaştı. İmâm-ı Mâlik hazretleri, Abdullah bin Vehb’e yazdığı mektuplarda; “Mısır’ın fakihi (fıkıh âlimi) Ebû Muhammed Müftî” diye hitâb ederdi.
Fıkıh ve hadîs âlimi Mesrûk bin el-Ecdâ
Meşhurların Son Sözleri
Cumartesi, 07 Ekim 2006
Mesrûk bin Ecda el-Kûfî hazretleri, aslen Yemenlidir. Hazret-i Ebû Bekir zamânında Medîne-i münevvereye geldi. Daha sonra Kûfe’ye yerleşti. Kadisiye Savaşına katıldı. Geçimini Fırat Nehrinden su getirip satmakla temin ederdi. Hazret-i Ömer ona “İsmin nedir?” diye sordu. “Mesrûk bin el-Ecdâ” diye cevap verdi. Hazret-i Ömer; “Ecdâ” şeytandır. Sen Mesrûk bin Abdurrahmân’sın buyurdu. Bundan sonra bu isimle tanındı. Ecdâ lügatta, çekişip, kötü söz söyleyen mânâsına gelmektedir.
Mütevazı şair Yenişehirli Avni
Meşhurların Son Sözleri
Cuma, 06 Ekim 2006
Avni, on dokuzuncu yüzyıl divan şairidir. 1826’da, bugün Yunanistan sınırlarında kalan Yenişehir’de (Larissa) doğdu. Asıl adı Hüseyin’dir. Fenarlı Sıdkı Ebu Bekr Paşanın oğludur. Arabi, Farisi ve Rumcayı çok iyi biliyordu. Vidin Valiliği sırasında Abdurrahman Sami Paşaya katiplik yaptı (1853). Daha sonra İstanbul’a geldi. Beşiktaş Mevlevihanesi Şeyhi Nazif Dede’ye damad oldu. Mustafa Nuri Paşanın Bağdat Valiliği ve Irak Müşirliği sırasında onunla birlikteydi...
“Nurlu Dede” Ömer Rûşenî
Meşhurların Son Sözleri
Perşembe, 05 Ekim 2006
Güzelhisar’da doğup yetişen Ömer Rûşenî, ilim tahsîli için Bursa’ya geldi. Yeşil Câmi imâretinde bulunan medreseye yerleşti. Orada bir müddet zâhirî ilimleri tahsîl ettikten sonra, içinde tasavvuf yoluna girme arzusu çoğalıp, Bursa’dan ayrılarak Karaman beldesine gitti. Seyyid Yahyâ Şirvânî hazretlerinin büyük kardeşi Alâeddîn Ali Aydınî’nin talebeleri arasına girdi. Daha sonra Bakü’ye giderek, Seyyid Yahyâ Şirvânî hazretlerinin sohbet ve hizmetine girdi. Kısa zamanda yükselerek hocasının önde gelen talebelerinden ve halîfelerinden oldu...
“İmâm Efendi” Osman Bedreddin
Meşhurların Son Sözleri
Çarşamba, 04 Ekim 2006
Osman Bedreddin (İmâm Efendi), Mahmud-ı Saminî hazretlerinin talebesidir. Onun huzurunda kısa zamanda kemâle erdi ve on sekiz gün gibi kısa bir zamanda icâzet aldı. Bu mübarek zat da hocası gibi, hayâtı boyunca dâimâ insanları saâdete kavuşturmak için çalıştı. Vaaz ve nasîhat etti...
Osman Bedreddin hazretleri vefâtından birkaç gün evvel vasiyetini yazdı. Vefât ettiğinde, halk arasında çok sevildiğinden, cenâzesinde büyük bir kalabalık toplandı. Harput’ta Meteris Kabristanına defnedildi...
İstanbul velîlerinden Sünbül Sinân Efendi
Meşhurların Son Sözleri
Salı, 03 Ekim 2006
Sünbül Sinân Efendi, bülûğ çağına kadar Isparta’nın Borlu kasabasında ilim tahsîl etti. Oradan İstanbul’a geldi. Fâtih Sultan Mehmed Hân ve Sultan İkinci Bâyezîd Hân devrinin meşhûr âlim ve velîlerinden olan Efdalzâde Hamîdüddîn Efendi’den ders aldı. Ayrıca “Çelebi Halîfe” ismi ile şöhret bulan Muhammed Cemâleddîn Efendinin de derslerine katıldı. Çelebi Halîfe onu sık sık odasına çağırır, baş başa sohbetlerde bulunurdu. Sünbül Sinân’a bol bol teveccüh eder, kalbinde bulunan feyzleri, onun kalbine akıtırdı...
Ali Gâlib Vasfî Efendi
Meşhurların Son Sözleri
Pazartesi, 02 Ekim 2006
Asîl ve âlim bir âileye mensûb olan Ali Gâlib Vasfî Efendi, zamânının usûlüne göre birçok hocalardan ilim tahsîl etti. Aklî ve naklî ilimlerde yüksek dereceye ulaştı. Ayrıca, babasından tasavvuf dersleri alıp yetişti. Okuduğu hocalardan icâzet, diploma ve babasından hilâfet alan Ali Gâlib Vasfî Efendi, Nâzilli’de uzun seneler İslâm dîninin emir ve yasaklarını insanlara anlattı. Onların dünyâda ve âhirette saâdete kavuşmaları için gayret etti.
Buhârâ’dan Erzurum’a... Seyyid Ahmed Merâmî
Meşhurların Son Sözleri
Pazar, 01 Ekim 2006
Buhârâ’dan gelip Erzurum’a yerleşen Seyyid Ahmed Merâmî hazretleri, hoşsohbet bir zat idi. Herkes tarafından çok sevilip, sayıldı. İlmi ve şöhreti kısa zamanda bütün çevreye yayıldı... İşte tam o günlerde, yana yana kendisine rehberlik edecek birini arayan İmâm Efendi (Hafız Osman Bedreddin), o zâtın ismini ve medhini duyunca, huzûruna kavuşmak için derhâl yola çıktı...