Onlar diridirler, lâkin siz anlamazsınız

İsmail Vehbi Efendi Nakşibendi şeyhlerinden âlîm bir zat olup Bursalıdır. Mevlâna Halid-i Bağdadî hazretlerinin halifelerinden Muhammed Hanî'den hilâfet aldı. 1292 (m. 1875)’de memleketinde vefat etti. Zeyniler'de cami-i şerif önünde defnolundu. Risaletü's-Sülûk isimli eserinde şöyle buyurdu:

Urvetül-vüska Muhammed Mâsum Fârûkî hazretleri, Mektûbât kitabı ikinci cild, 36. Mektûbunda buyuruyor ki: Peygamberimizden bildirilmiş olan ve Onun yaptığı ve Ona mahsus olmayan işleri, sevap kazanmak niyeti ile yapmak için, kimseden izin almaya ihtiyaç yoktur. Resûlullahın yapması izindir ve câiz olduğuna senettir. Hâcetlere kavuşmak ve müşkillerden halâs olmak için, bazı işlerin ve duâların ve muskaların tesîrleri üstâdın izin vermesine bağlıdır.
Resûlullahın vefâtından sonra, kendisi ile uyanık iken görüşenler, konuşanlar olmuştur. Mübârek bedeni kabrinden ayrılmaz. Mübârek kabri boş kalmaz. Bu ümmetin büyükleri de, bir anda, muhtelif memleketlerde görünmüşlerdir. Muhammed Behâüddînin iftâr vaktinde yedi yerde hazır olduğu ve her birinde iftâr ettiği haber verilmiştir. Bu görünmeler, ruhanîdir. Ruh, ceset şeklinde görünmektedir.
Peygamberler kabirlerinde diridirler. Fakat, hayatları, dünya hayatı değildir. Dünyadan ayrılmışlar, âhirete gitmişlerdir. Kabirlerinde namaz kılarlar. Dünya hayatından âhiret hayatına geçmeye (Mevt) denilmiştir. Şehitlerin hâlleri daha ileridir. Âhiret hayatları daha kuvvetlidir. Kur'ân-ı kerimde, Peygamberler için (emvât) denildi. Şehitler için, (Allah yolunda öldürülenlere emvât demeyiniz! Onlar diridirler. Lâkin siz anlamazsınız) buyuruldu.
Sadaka [ve Kur'ân-ı kerim okumanın] sevabını evvelâ Peygamberimizin mübârek ruhuna hediye etmeli, sonra meyyitlerin ruhlarına göndermelidir. Böylece, kabul ümidi ziyâde olur. Fakat böyle yapmak, sadakanın kabul olması için şart değildir. Sevabını bütün müminlerin ruhlarına da hediye etmek iyi olur. Her birine sevabın hepsi vâsıl olur. Niyet edilen meyyitin sevabı hiç azalmaz.
Peygamberimizden başka, hiç kimse, uyanık iken mîraca çıkarılmadı. Uyanık ve gözleri açık olarak, yalnız ruhu çıkarılanlar olmuştur. Uykuda olanların kıymeti yoktur.
Hâtime [son nefes] bilinemez. Vefât etmiş olanların hâtimesi için tam hüküm verilemez. Din büyükleri için zann-ı gâlib ile hüsn-i zannetmek câizdir. İlhâm ile hüküm olunamaz.

Toplam Görüntülenme: 603

Yayın tarihi: Pazar, 31 Mayıs 2020

Bunları okudunuz mu?