Bu sayfayı yazdır

Molla Câmî ve bir Arabî...

Mevlânâ Abdurrahmân Câmî henüz beş yaşında iken Muhammed Pârisâ hazretlerinin huzûruna götürülüp, teveccühe kavuştu... Kısa zamanda aklî ve naklî ilimleri öğrendi. Hattâ, Herat’ta meşhûr beş âlimden birisi oldu. O öyle bir zat idi ki, sohbetinde bulunanlar, gam ve kederlerini unuturlar, neşe ve ferahlık duyarlardı. Sultanlara, vezirlere, vâlilere ve devlet büyüklerine yazdığı mektuplarda; onlara dâimâ iyiliği, hayrı, adâleti, halka şefkatle muâmeleyi tavsiye ederdi.
Hindistan’da Timûroğulları devletinin kurucusu olan Bâbûr Şah, Molla Câmî hakkında; “Onun övülmeye ihtiyâcı yoktur. Ancak adını anmak, bizim için kurtuluş vesîlesidir” derdi.

Hac için yola çıktılar...
Mevlânâ Abdurrahmân Câmî, 1472 (H.877) senesinde Hicaz’a gitmek için yola çıktı. Her geçtiği şehirdeki âlimler onu karşılayarak, ziyâret edip, hayır duâsını aldılar. Bilmedikleri müşkillerini sorarak, verdiği cevaplara hayran kaldılar. Bağdât’ta Eshâb-ı kirâm düşmanları ile yaptığı münâzaralarda hep gâlip geldi. Bâzı insaflı olanların tövbe etmesine sebeb oldu. Uğradığı yerlerde, sultanlardan, emîrlerden ve halktan pekçok hürmet, izzet ve ikrâm gördü. Daha önce vefât etmiş büyüklerin kabirlerini ziyâret etti. Medîne-i münevvereye geldiğinde, Peygamber efendimize olan muhabbetini dile getiren kasîdeler söyledi.
Mevlânâ Abdurrahmân Câmî, Hicaz seferi esnâsında bir Arabî (Çölde yaşayan göçebe Arap) ile karşılaştı. Molla Câmî’nin güzel bir devesi vardı. O deve Arabî’nin hoşuna gitti. Arabî, kendi kafasına göre bir fiyat biçerek o deveyi satın almak istedi. Molla Câmî, Arabî’nin ısrârına dayanamayarak verilen fiyata devesini sattı. Arabî, kendi yükünü yükledi ve deveyi alıp gitti...

“Bana hasta deveyi sattın!”
Aradan on gün kadar bir zaman geçtikten sonra, o deve çölde kum fırtınasına tutulup öldü. Arabî, Mevlânâ Câmî’ye gelip;
-Bana hasta bir deveyi sattın, diyerek, küstahça sözler söyledi. Molla Câmî, adama parasını geri vererek;
-Deve nerede öldü? buyurdu. O da;
-Falan yerde, istersen gidip görelim, dedi. Molla Câmî, devenin öldüğü yere gitmeyi kabûl etti. Yola çıkmadan evvel, yakınlarından bir kimseye buyurdu ki:
-Bu Arabî’nin ölümü yaklaştı!..
Arabî, Mevlânâ Câmî hazretlerinin buyurduğu gibi, tam devenin kum fırtınasına tutulduğu yere getirince düşüp can verdi...

Toplam Görüntülenme: 1711

Yayın tarihi: Pazartesi, 27 Kasım 2006