Bu sayfayı yazdır

Seyyidleri üzen Mûsâ Beyin sonu!

Bir gün, Irak’tan iki seyyid genç, altı katırı hediyelerle yükleyip, Nehrî’ye, Seyyid Tâhâ-i Hakkârî hazretlerine getirmek için yola çıktılar. Hârunân denilen köyden geçerken, Seyyid Tâhâ hazretlerinin büyüklüğünü inkâr eden Mûsâ Bey adındaki zât, katırları yükleri ile birlikte gasbetti. Gençler ağlayarak Nehrî’ye gelip Seyyid Tâhâ hazretlerini bu durumdan haberdâr ettiler. Seyyid Tâhâ, Mûsâ Beye haber gönderip;
“Bu katırların yükleri bana âit olduğundan, yükler senin olsun. Bu gençler seyyiddirler. Onlara merhamet et, katırlarını teslim et” buyurdu.

Mûsâ Bey emri dinlemedi!
Mûsâ Bey bu emri dinlemedi, katırları vermedi. İkinci defâ haber gönderip;
“Benim nâmıma ve hatırıma versin” buyurdu.
Buna da karşı çıkınca, Seyyid Tâhâ büyük bir hiddetle;
“Cumâ gecesi gelsin de o vermesin görelim” buyurdu.
Cumâ gecesi, Nehrî’den, talebeler gidip, netîceyi öğrenmek için nöbet beklediler. Meğer Mûsâ Bey, divânhânesinde kendine tâbi olanlarla oturmuş, Seyyid Tâhâ’nın evliyâlığını inkâr husûsunda konuşuyormuş.
Bu fısk meclisinin bitişinden sonra, yatak odasına girip yatağına uzanırken, mîdesine bir ağrı girerek. “Karnım!.. Karnım!..” diye bağırarak can vermiş.
Bu durumun nereden kaynaklandığını iyi anlayan dokuz oğlu hemen Nehrî’ye gelip, katırları yükleri ile birlikte teslim ederek Seyyid Tâhâ hazretlerine sığındılar. “Lütfen, merhameten babamızın defin merâsiminde bulunup, duâ buyurunuz” dediler. Onlara cevâben;

Kömür gibi bir ceset!
-Benim bulunmam, ona bir menfaat sağlamaz, buyurdu. Çocukları çok ısrar ettiler. Hazret-i Seyyid nihâyet kalkıp, cenâzeye gitti. Cenâzenin kapkara kömür gibi olduğu görüldü...
Definden sonra, Seyyid Tâhâ hazretleri;
-Benim gelişimden zerre kadar menfaatlenmedi, buyurdu.
Cenâb-ı Hak, bir seyyide hakâret etmenin onu üzmenin cezâsını nasıl verdi, bunu herkes açıkça gördü.

Toplam Görüntülenme: 1465

Yayın tarihi: Salı, 28 Kasım 2006