Bu sayfayı yazdır

Delik Kova

Mesnevi’de şöyle bir hikaye anlatılır:Bir zamanlar efendisinin evine her gün nehirden su taşıyan bir köle vardı. Köle boynunda taşıdığı bir sopanın iki ucuna birer kova asar, bu kovaları nehirden aldığı su ile doldurur ve eve getirirdi. Ancak kovalardan birisi birkaç yerinden delinmiş eski bir kovaydı. Dolayısıyla, nehirde ağzına kadar doldurulan suyun ancak yarısını tutabilirdi eve kadar. Diğeri ise yepyeni ve sağlam bir kovaydı. Suyu hiç sızdırmadan taşırdı. Tam iki yıl bu böylece devam etti.

Sucu köle nehirde iki tam kova dolduruyor, efendisinin evine geldiğinde ise geriye sadece bir buçuk kova su kalıyordu. Deliksiz kova bu başarısıyla gurur duyuyor ve “Ben işimi tam görüyorum” diyerek böbürleniyordu. Zavallı delik kova kusurundan dolayı utanıyor ve kendisinden beklenenin sadece yarısını yapabildiği için hep üzülüyordu. İki yıl boyunca deliğinden su sızdırmayı içine sindiremediği için, bir gün dile gelip nehir kenarında sucuya şöyle dedi: -Ey sucu insan! Kendimden utanıyorum ve senden özür dilemek istiyorum. İki yıl boyunca, yan tarafımdaki çatlaklar yüzünden sular akıp gitti ve yükümün sadece yarısını efendinin evine götürebildim.  Sucu eski delik kovaya acıdı ve şefkatli bir sesle şöyle dedi:-Efendinin evine dönerken, yol kenarındaki çiçeklere bir dikkat ettin mi? Senin delik yerlerinden akan sular yolun kenarındaki çiçekleri suladı ve onlar bu sayede yeşerdi. Bütün çiçekler sana minnettar. Yolun sadece senin tarafında çiçekler açtığını, diğer tarafında hiç çiçek olmadığını farketmedin mi? İşte, başarılarından dolayı kibirlenenlerin başkalarına hiç faydası olmaz. Fakat kendi kusurlarının farkında olanlar, bilmeden başkalarına faydalı olur ve başkaları tarafından sevilir ve takdir edilir.

Toplam Görüntülenme: 3515

Yayın tarihi: Pazar, 08 Temmuz 2007