Bu sayfayı yazdır

Azılı müşrik Amr bin Abdûd

Mekkeli müşrikler Bedir’in intikamını almak için Medine önlerine gelmişlerdi. Fakat o da ne? Karşılarında bir hendek görerek şaşkına döndüler! Resûlullah efendimiz şehrin etrafına çepeçevre hendek kazdırmıştı... Müşrik ordusunun bu hendeği aşması mümkün görünmüyordu. Medîne kuşatması bu şekilde bir ay devâm etti...
Düşman ordusu, bütün gücüyle şiddetli bir saldırıya geçti. Muharebenin iyice şiddetlendiği yirmi ikinci gün, müşriklerin en azılılarından Amr bin Abdûd, hendek kenarlarına gelip meydana er istedi. Müslümanlardan hiç kimse Amr’ın davetine cevap vermedi. Amr, bir daha meydan okudu. Yine cevap alamadı. Yedi kere böyle oldu.

“Yâ Ali! Benim atıma bin!”
Yedincide Resûlullah efendimiz, Hazreti Ali’yi çağırdı, huzuruna oturttu:
-Yâ Ali! Benim atıma bin, kılıcımı al, Amr bin Abdûd’un önüne yiğitçe, cesaretle var. Onun heybetinden, uzun boyundan endişe etme. Ben Hak teâlâdan sana yardım etmesi için, senin elinle Müslümanların, bunun şerrinden kurtulmaları için duâ ediyorum, buyurdu.
Hazreti Ali atına bindi. Kılıcını kuşandı. Avını gözetleyerek giden bir arslan gibi, Amr’ın önüne vardı ve aralarında şu konuşma geçti:
-Yâ Amr! Duydum ki sen Kâbe’nin karşısında ahd etmişsin! Kureyş’ten bir kişi senden iki şey istese birini yaparmışsın, öyle mi?
-Evet öyle söz verdim.
-Biliyorsun ben Kureyş’tenim. Senden iki şey isteyeceğim. Hiç olmazsa birini kabul et!
-Neymiş o isteklerin?
-Birinci isteğim, Allah’ın birliğini kabul edip, Resûlünün Hazreti Muhammed olduğunu ikrâr ve tasdîk etmendir.
-Bunu kabul etmiyorum, diğer isteğin nedir?
-İkinci isteğim bu iki kuvveti kendi hallerine bırakıp, Mekke-i Mükerreme’ye dönmendir.
-Bunu kabul ederim, ancak Ebû Bekr, Ömer ve Osman’ın başlarını keserim.
-Ey ahmak! Benim başımı kesmeden onların başını nasıl kesersin?
-Yâ Ali! Sen henüz gençsin, dünyânın tadını almamışsın, ben senin başını kesmek istemem.
-Ben Allahü teâlânın yardımı ve Resûlünün duâsı ile senin başını kesmek isterim!
Hazreti Ali’nin bu sözü üzerine Amr, atından indi. Hazreti Ali de indi. Birbirlerine hamle ettiler. Hazreti Ali bir fırsatını bulup, Amr’ın uyluğunu bir kılıç darbesiyle kopardı. Artık işi bitti, diyerek geriye dönüp gelirken, Amr, kendi kopmuş bacağını Hazreti Ali’ye fırlattı. Hazreti Ali hemen dönüp Amr’ın başını kesti. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) tekbir getirip şöyle buyurdu:
-Ali’nin Amr bin Abdûd ile bir kere karşılaşması, ümmetimin kıyâmete kadar olan ibâdetinden hayırlıdır.

Toplam Görüntülenme: 1742

Yayın tarihi: Cuma, 31 Ağustos 2007