Bu sayfayı yazdır

Şeyhülislâm Mustafa Bolevî

Mustafa bin Ahmed, Osmanlı Sultanı Dördüncü Mehmed Han devri şeyhülislâmlarındandır. Bolulu tüccarlardan Ahmed Efendi’nin oğludur. İlmi yanında üstün ahlâkı, sağlam seciyesi ve cesaretiyle meşhurdur. Köprülü Mehmed Paşa rekabet yüzünden Girit’in şanlı serdârı Deli Hüseyin Paşa’yı idam ettirmek için Mustafa Efendi’den fetvâ istemiş fakat alamamıştır. Ancak, Mehmed Paşa’nın bir yolunu bulup, Hüseyin Paşa’yı idam ettirmesi üzerine Mustafa Efendi, Padişah’a yazdığı acı arîzasında idamın haksız olduğunu bildirmiştir...

MISIR’A SÜRGÜN EDİLDİ...
O günlerde Bursa gezintisine çıkmak isteyen Padişah için “Şimdi Bursa’ya gezintiye değil, Venedik’e sefere çıkmak zamanıdır” dediği için Şeyhülislâmlıktan azledilerek Mısır’a sürgün edilen Mustafa Bolevî, orada Hakkın rahmetine kavuşmuştur...
Mustafa Bolevî pek çok talebe yetiştirmiştir. Hikmetli sözleri çoktur. Buyurdu ki:
“Âlim, ilmi onunla amel etmek, ilme uymak için öğrenir. Sözü dinlenilen ve yaşayışı büyüklerin yaşayışına uygun olan kimsedir. Âlimler huşû sâhibidirler. Süsleri verâ ve takvâ, sözleri Allahü teâlâyı zikir ve O’nun emir ve yasaklarını insanlara bildirmek, susmaları Allahü teâlânın nîmetlerini tefekkürdür. İnsanlara çok nasihat ederler. İnsanların ayıplarını yüzlerine vurmazlar. Allahü teâlâdan başka her şeyden yüz çevirirler. Hepsi âhirete yarayan işlerle meşgûl olurlar.”
Gafleti şöyle târif etmiştir:
“Kulun Rabbini unutup, O’nun rızâsını aramayı bırakıp, nefsinin esiri olmasıdır. Dünyâ için süslenen kendisine bir fayda ve zarar vermeye gücü yetmeyen kimselere, insanlara karşı gösteriş yapmasıdır. Böyle kimseden daha aşağı kimse yoktur. Dünyâyı gözünde küçültmezsen, dünyâ ehli gözünde küçülmez. İnsan gücü yettiği kadar kendi kusurlarını görmeye çalışırsa, kendini beğenme belâsından kurtulur.”

“AHDE VEFA GÖSTERİN!”
Mustafa Bolevî Mısır’da ilim öğretmekle meşgul iken, 1675 (H. 1086) senesinde vefat etti. O anda gayet neşeliydi. Buyurdu ki: “Eğer doğrudan Cenneti istiyorsanız, kalbinizi Allahü teâlâdan başka bir şey meşgul etmesin. Eğer şerefin zirvesine çıkmak istiyorsanız, ahde vefa gösterin. Vefa ile doğruluk ikiz kardeş gibidir. İkisinin de neticesi, iyilik ve din güzelliğidir. Bir kimsede bu iki haslet bulunursa, bunlar o kimse için kötü hallere karşı kale olurlar.”

Toplam Görüntülenme: 1620

Yayın tarihi: Pazar, 17 Ağustos 2008