Bu sayfayı yazdır

Ba­bam­dan ba­na ­çok borç kal­dı!..

Es­hab-ı Ki­ra­mın bü­yük­le­rin­den olan Ca­bir bin Ab­dul­lah (ra­dı­yal­la­hü anh) Haz­rec ka­bi­le­sin­den­dir. Câ­bir’in ba­ba­sı Ab­dul­lah, İkin­ci Aka­be bia­tın­da Müs­lü­man ol­muş ve Ha­ra­mo­ğul­la­rı na­kip­li­ği­ne ta­yin edil­miş­ti. Müş­rik­ler, Uhud Har­bin­de onu, bur­nu­nu ve ku­lak­la­rı­nı ke­se­rek iş­ken­ce et­tik­ten son­ra şe­hit et­ti­ler. Ca­bir (ra­dı­yal­la­hü anh) şöy­le an­la­tır:

RE­SU­LUL­LA­HIN VER­Dİ­Ğİ MÜJ­DE...
“Ba­bam Uhud’da şe­hit ol­du. Kız kar­deş­le­rim ce­na­ze­yi ge­ti­rip Se­le­me­oğul­la­rı kab­ris­ta­nı­na def­net­me­mi is­te­di­ler. Ya­nım­da bir­kaç adam­la git­tim. Re­sûl-i Ek­re­me du­ru­mu arz et­tim. Bu­yur­du ki: (... Al­lah’a ye­min ede­rim ki; Ab­dul­lah ar­ka­daş­la­rı ile bir­lik­te def­ne­di­le­cek­tir!) Re­sûl-i Ek­rem’in bu sö­zü üze­ri­ne ba­ba­mı Uhud şe­hit­le­ri ile bir­lik­te def­net­tik.” (Bu­hâ­rî, II, 584).
Re­sû­lul­lah Efen­di­miz haz­re­ti Câ­bir’e, (Sa­na bir müj­de ve­re­yim mi? Al­la­hü tea­la ba­ba­nı di­rilt­ti. Ve ken­di­si­ne per­de­siz doğ­ru­dan doğ­ru­ya hi­tap et­ti. Hal­bu­ki şim­di­ye ka­dar hiç­bir kim­se­ye böy­le hi­cab­sız söy­le­di­ği ol­ma­mış­tır) bu­yur­du.
Câ­bir haz­ret­le­ri­ne ba­ba­sın­dan bir hay­li borç kal­mış­tı. Borç­la­rı öde­ye­me­di. Re­sû­lul­lah (sal­lal­la­hü aley­hi ve sel­lem) Efen­di­mi­ze gi­de­rek, “Ya Re­sû­lal­lah! Ba­bam­dan ba­na çok borç kal­dı. Ala­cak­lı­lar da sı­kış­tı­rı­yor­lar. Ba­na Yar­dım edi­niz de bor­cu­mun bir mik­ta­rı­nı ge­le­cek yı­la er­te­le­sin­ler” de­di.
Re­sû­lul­lah Efen­di­miz “Hay hay, öğ­le­ye doğ­ru si­ze ge­lir, ala­cak­lı­la­rı gö­rü­rüm” bu­yur­du.
Re­sû­lul­lah Efen­di­miz haz­re­ti Câ­bir’in evi­ne git­ti. “Ba­na Ebû Be­kir’i ça­ğır” bu­yur­du. Re­sû­lul­lah Efen­di­miz ve ya­nın­da­ki es­ha­bı ye­mek ye­di­ler...

“BA­NA VE KO­CA­MA DU­A EDİ­NİZ”
Ye­mek­ten son­ra Re­sû­lul­lah git­mek üze­re aya­ğa kal­kın­ca Câ­bir’in zev­ce­si “Ya Re­sû­lal­lah, ba­na ve ko­ca­ma du­a edi­niz” di­ye yal­var­dı. Re­sû­lul­lah Efen­di­miz de “Ce­nâb-ı Hak se­ni ve ko­ca­nı mağ­fi­re­ti­ne na­il et­sin” bu­yur­du.
Re­sû­lul­lah Efen­di­miz da­ha son­ra ala­cak­lı­la­rı ça­ğır­mış ve on­lar­dan Câ­bir’e müh­let ver­me­le­ri­ni is­te­miş, on­lar müh­let ver­me­yin­ce haz­re­ti Câ­bir’e hur­ma­la­rı­nı öl­çüp on­la­ra ver­me­si­ni bu­yur­muş­tur. O da, hur­ma­la­rıy­la ba­ba­sı­nın borç­la­rı­nı öde­dik­ten son­ra ken­di­si­ne de bir mik­tar hur­ma kal­mış­tır. Bu­nu Re­sû­lul­lah’a ak­ta­rır­ken ha­nı­mı­na dö­nüp “Ben sa­na Re­sû­lul­lah Efen­di­mi­zi ra­hat­sız et­me­me­ni tem­bih et­me­miş miy­dim?” de­yin­ce ha­nı­mı “Re­sûl-i Ek­rem Efen­di­miz be­nim evi­me ge­lir de, ben on­dan du­a et­me­si­ni na­sıl is­te­mem?” de­miş­tir.
Câ­bir haz­ret­le­ri, “Biz, Re­sûl-i Ek­rem’in him­met ve im­da­dı ile o borç­tan kur­tul­duk” de­miş­tir.

Toplam Görüntülenme: 1356

Yayın tarihi: Perşembe, 13 Kasım 2008