Bu sayfayı yazdır

Fitnelere bulaşmadan canımı al yâ Rabbi!..

Dün bir nebze bahsettiğimiz Yemenli velî Seyyid Alî hazretlerini anlatmaya kaldığımız yerden devam ediyoruz...
Seyyid Alî hazretlerine karşı, zaman zaman haddi aşan, onu inciten edebsiz bir kimse vardı. Ona karşı incitici söz ve hareketlerde bulunurdu. Seyyid Alî’nin yakınları bir gün o edebsiz kimseye dediler ki:

“O ALLAH ADAMINI İNCİTME!..”
“Seyyid Alî, evliyâdan bir zâttır. Böyle zâtlara dil uzatmak, onları incitmek insanın helâkine sebep olur. Gel sen bu tehlikeli hâlden vazgeç ve tövbe et!”
O kimse tövbe edeceği yerde, daha da ileri giderek;
“Eğer o zât hakîkaten dediğiniz gibi ise, bana ne yapabilecek, görelim” dedi... Bunları söyleyen o kimse, aynı gün öldü...
Seyyid Alî, bir zaman sefere çıkmıştı. Dönüşlerinde, Mekke-i mükerremeye yaklaşınca kâfilede olanlardan birisi, Seyyid Alî’ye; “Efendim, sür’atle ileri gidip, çoluk-çocuğunuza ve tanıdıklara gelmekte olduğunuzu haber vermek istiyorum. Buna işâret olarak da tesbihinizi onlara göstermek istiyorum. Acaba izniniz olur mu?” dedi.
Seyyid Alî buna izin vermedi. Bir müddet sonra kâfile bir yerde konakladı. Seyyid Alî istirahat ederken (uyurken), o kimse habersiz olarak o mübareğin tesbihini aldı ve uzaklaştı. Biraz sonra yolun üzerinde çok büyük bir yılan ile karşılaştı. Yılan bir türlü o kimsenin geçip gitmesine izin vermiyordu. Adam, Seyyid Alî’nin tesbihini izinsiz ve habersiz olarak aldığı için bu yılanla karşılaştığını anladı. İşlediği hatâya pişman olarak ve üzülerek mecbûren geri döndü. Seyyid hazretlerinden özür diledi, o da affetti.

DOKTORLAR ÇARESİZ KALDI!..
Seyyid Alî hazretlerinin, buna benzer menkıbe ve kerâmetleri daha pek çoktur... Çok zâhid idi. Dünyâ ni’metlerine, mevki ve makamlarına dönüp bakmazdı... İnsanların Allahü teâlâyı tanımakta, O’na ibâdet ve tâatte gevşek davranmalarına çok üzülerek, dünyâ hayâtından usandı. Allahü teâlâya kavuşmak arzu ve iştiyâkı şiddetlendi ve bunun için Allahü teâlâya;
“Yâ Rabbi, âhir zaman fitnelerine bulaşmadan canımı al” diye duâ etti...
O günlerde hastalandı. Doktorlar, tedâvi etmekte âciz kaldılar. Hastalığının başlamasından on iki gün sonra 1048 (m. 1638) senesi Muharrem ayının yirmibeşinde, Mekke-i mükerremede vefât etti. Haremi şerîfte namazı kılınıp Cennet-ül-mu’allâ kabristanında defnedildi.

Toplam Görüntülenme: 1382

Yayın tarihi: Cuma, 23 Ocak 2009