Bu sayfayı yazdır

Yemenli büyük velî Ebû Bekr eş-Şelî

Seyyid Ebû Bekr eş-Şelî, Yemen’in büyük velîlerinden ve Şâfiî mezhebi fıkıh âlimlerinden. İsmi, Ebû Bekr bin Ahmed bin Ebû Bekr’dir. Meşreü’r-Revî kitabının müellifi olan Muhammed bin Ebû Bekir’in babasıdır. Hazret-i Hüseyin’in neslinden olup, seyyiddir. 1582 (H.990) senesinde Yemen’in Terîm beldesinde doğdu. 1643 (H.1053) senesinde aynı yerde vefât etti. Kabri, Zenbel Kabristanındadır.

DERECESİ PEK YÜKSEKTİ!..
Asîl, temiz ve âlim bir âileye mensûb olan Ebû Bekr eş-Şelî, küçük yaştan îtibâren ilim tahsîline başladı. Büyük velî Abdullah Ayderûs’un sohbetlerinde, ders halkasında ve hizmetinde de bulundu. Şeyh Abdullah ona tasavvuf yolunda hırka giydirdi ve diğer ilimlerde icâzet verdi.
Ebû Bekr eş-Şelî, icâzetini, diplomasını aldıktan sonra çeşitli beldelere seyahat ederek, âbid ve velîlerle görüşüp sohbet etti. İlimdeki ve tasavvuf yolundaki derecesi pek yüksek oldu. Daha sonra kendi memleketi Terîm’e döndü.
Yemen’de bulunan büyük İslâm âlimlerinin en önde gelenlerinden olan Seyyid Ebû Bekr eş-Şelî, Selef-i sâlihîn denilen ilk iki asrın âlimleri ile halef-i sâdıkîn denilen sonra gelen âlimlere tâbi olmak esas olduğu için, onların ve onlardan sonra gelen büyük âlimlerin hallerini çok anlatırdı.
Talebelerine ve sevenlerine şöyle buyurdu:
“Abdullah ibni Abbâs’ın (radıyallahü anhümâ) rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîfte buyruldu ki: (Bir kimse sabaha çıktığında bin defâ “Sübhânellahi ve bi-Hamdihî” derse, nefsini Allahü teâlâdan satın almış olur.) Birçok velî de; “Bunu söylemeye devâm etmelidir” buyurmuşlar, kendileri söyledikleri gibi talebeleri ile sevenlerine de söylemeyi emir buyurmuşlardır.”

“VEFATIMDA YANIMDA BULUN”
Seyyid Ebû Bekr’in oğlu şöyle anlatır:
Bir zaman Hindistan memleketine gitmek için babamdan izin istedim. Babam; “Öyle anlıyorum ki, müddet tamam oldu. Vefâtım yaklaştı. Vefâtımda yanımda bulunmanı isterdim” dedi. “Yâni Hindistan’a gitmemi istemiyor musunuz?” dedim. Bir nevî gitmekte ısrar etmiş gibi oldum. Bunun üzerine; “Sefere git! Allahü teâlânın emânında (emniyeti altında, korumasında) ol. Allahü teâlâ ne dilerse o olur” dedi. Ben sefere gitmekten vazgeçtim. Hakîkaten de dediği gibi oldu. Bundan az bir zaman sonra 1643 (H.1053) senesi Safer ayının yirmi beşinde ikindi vaktine yakın bir sırada vefât etti...

Toplam Görüntülenme: 1718

Yayın tarihi: Perşembe, 19 Şubat 2009