Bu sayfayı yazdır

Şeyh-i Sani Hafız Osman

Kayışzade lakabıyla bilinen büyük hattat Hafız Osman, 1642 yılında İstanbul’da doğmuştur. Velî ve âlim bir zattır. Küçük yaşta Kur’ân-ı kerime saygısı ve edebi ile tanındı...

“SANA BİR VAV YAZIVEREYİM”
Hafız Osman, Osmanlı devletinin en meşhur hat üstadı Şeyh Hamdullah Efendiden yüz sene sonra geldi ve kırk yaşına kadar Şeyh Hamdullah’ın yazı stilinde yazılar yazdı. Kırk yaşından sonra kendi usûlünde yazılar vermeye başladı. Şeyh Hamdullah’ı geride bıraktı ve ünü kısa sürede yayıldı. Çok talebe yetiştirdi. Kur’ânı kendi stili ile yazdı. Bugün milyonlarca Müslüman Kur’ân-ı kerimi Hafız Osman hattıyla okuyor.
Şeyh Hamdullah’ın yazısına yeni bir şekil verdiği için kendisine “İkinci Şeyh” manasına gelen “Şeyh-i Sani” denilmiştir. Pek çok Mushaf-ı şerif yazmıştır. 
Kayışzade Hafız Osman daha hayatta iken yazıları aranan, bedestende yapılan artırmalı satışlarda çok rağbet gören hatların sahibi idi. Onun her yazısı yüksek fiyatlara satılıyordu... Bir gün Beşiktaş’tan bir dolmuş kayığa binip Üsküdar’a geçiyordu. Kayık iskeleye yanaşınca müşteriler paralarını çıkarıp vermeye başladılar. Hafız Osman üstünü arayıp para bulamayınca kayıkçıya döndü; 
-Hemşehrim, benim param yok, sana bir “Vav” yazıvereyim, dedi. 
Kayıkçı homurdanarak;
-Paran yoktu da ne diye bindin kayığa? Senin yazacağın vavı ne yapayım ben? dedi. 
-Satarsın, dedi Hafız Osman ve hemen imzalı bir vav yazıp kayıkçıya uzattı... 
Günün birinde kayıkçının yolu Bedesten’e düştü. Baktı ki pek de ahım şahım olmayan karalamalar mezat edip duruluyor. Hatırlayıp cebinden “Vav”ı çıkardı, Tellal “Hafız Osman ‘Vav’ı...” dedikçe fiyat durmadan arttı... Kayıkçı hiç ummadığı kadar para kazanınca pek sevindi... 
Bir gün yine Hafız Osman’ı kayığına binmiş gören kayıkçı; 
-Para istemez hoca, sen yine bir vav yazıver bana, deyince Hafız Osman; 
-O vav her zaman yazılmaz hemşehrim, sen al paranı, diye cevap verir.

“AYRILIK GÜNÜNÜ BİLDİ...”
Bu mübarek zat, vefat etmeden önce en son dersini Yedikuleli Emir Efendiye verdi. Emir Efendi’nin elinde İmam Zeynelabidin Hazretlerinin bir mısraı vardı:
“Ve eykane ennehû yevme’l-firak...” (Ayrılık günü olduğunu kesinlikle bildi) mânâsındaki bu mısra üzerindeki hat çalışmasını tashih etti. İlginçtir ki, bu ayrılık günü mısraını düzelttikten iki saat sonra vefat etti. Sünbül Efendi dergâhının bahçesine defnedildi...

Toplam Görüntülenme: 1059

Yayın tarihi: Pazartesi, 02 Mart 2009