Bu sayfayı yazdır

Fakirlerin sığınağı Huzeyfetü'l-Mer'âşî

Huzeyfetü’l-Mer’âşî, İbrâhim bin Edhem hazretlerinin talebelerindendir. Doğum târihi bilinmemektedir. 822 (H.207) senesinde vefât etti. Zamânının âlimlerinden ilim tahsîl etti. Aklî ve naklî ilimlerde yüksek âlim oldu. Birçok velînin sohbetlerinde bulundu.

HAZRETİ HIZIR’IN İŞARETİYLE...
Huzeyfetü’l-Mer’âşî, Hızır aleyhisselâmın işâretiyle İbrâhim bin Edhem hazretlerinin huzûruna gitti. Büyük velî İbrâhim bin Edhem hazretlerinin hizmetinde ve sohbetinde bulunarak tasavvuf yolunda ilerledi. Altı ayda kemâl ve olgunluk derecesine ulaştı. İbrâhim bin Edhem hazretleri ona tasavvuf yolunda hırka giydirdi.
Hikmetli sözleri çoktur. Buyurdu ki:
“Gözüne, diline, kalbine ve nefsinin isteklerine dikkat et. Gözün ile harama bakma, kalbinde olandan başka bir şeyi konuşma. Kalbinde Müslümanlara karşı kin, hased gibi kötü hisler bulundurma. Nefsinin hevâsına yâni isteklerine uyma.”
“Eğer sende üç haslet, güzel huy varsa, Allahü teâlânın yarattığı her hayırda nasîbin vardır. Amellerini Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için yapmak, kendin için sevdiğini kardeşin için de sevmek, yiyeceklerin helâlinden olmasına dikkat etmek.”
“Yediğin lokmanın nereden geldiğine dikkat et. Nefsinin isteklerine uyarak İslâmiyetin ruhsat, kolaylık taraflarını sana tavsiye eden kimseyle oturma. Eğer Allahü teâlâya gizli olarak ibâdet edersen, istesen de, istemesen de kalbin düzelir.”

“SIRRIN ORTAYA ÇIKTI!..”
Huzeyfetü’l-Mer’âşî hazretlerinin ikrâm ve ihsânları boldu. Fakir ve muhtaçların ihtiyaçlarını giderirdi. Mümkün olduğu kadar kimseden bir şey kabûl etmezdi. Bilhassa düşük ahlâklı kimselerin hediyelerini almaktan insanları sakındırırdı. O; “Günahkarların ve ahlâkı bozuk kimselerin hediyelerini kabûl etmeyiniz. Eğer kabûl ederseniz, sizin onların kötü fiillerine ve ahlâksız hareketlerine râzı olduğunuz zannedilir” buyururdu.
Bir gün de buyurdu ki:
Büyüklerden birisi, Allahü teâlâdan kendisine ikrâmda bulunmasını ve bunu örtmesini diliyordu. Bir gece ibâdet yapmak için kalktı. Bu sırada talebelerinden birisi, onun başı üzerinde, bakanların gözlerini kamaştıran nûrdan bir kandil gördü. Ona, bunun ne olduğunu sordu. O da şu şiir tercümesini okudu: “Ey sır sâhibi, sırrın ortaya çıktı. Artık bu sır ortaya çıktıktan sonra yaşamayı istemem.” Sonra secde etti ve secdede iken vefât etti...

Toplam Görüntülenme: 1213

Yayın tarihi: Perşembe, 14 Mayıs 2009