Bu sayfayı yazdır

Teveccüh ve himmet efendim

İmam-ı Ahmed Rabbani hazretleri, Hindistan’da yetişen en büyük veli ve âlim. Silsile-i aliyyenin yirmi üçüncüsüdür. Hicri ikinci bin yılının müceddidi (yenileyicisi) olmasından dolayı Müceddid-i elf-i sanidir... Talebelerinden seyyid bir zât şöyle anlatmıştır:

TEHLİKELERDEN KORUNMAK İÇİN...
“İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin birâderi Sürûnç beldesinde idi. Ona bir mektup yazıp huzûruna gelmesini istemişti. Bu mektûbu götürmek için beni vazîfelendirdi. Yola çıkarken selâmetle gitmem için duâ edip Fâtiha okudu ve bana buyurdu ki: 
-Yolda Kureyş sûresini çok oku ki, tehlikelerden korunasın. Şayet yolda müşkil bir iş ile karşılaşırsan bizi hatırla! 
Gitmek üzere yola çıktım. Yanımda iki kişi daha vardı. Sürûnç’a iki menzil yolumuz kalmıştı. Fakat önümüzde dehşetli bir çöl vardı. Bu çölde iken bir ara, yanımdakilerden ayrılıp biraz uzağa gittim. Abdest tazeledim ve abdest aldıktan sonra iki rek’at namaz kılmak üzere namaza duracaktım. Bu sırada karşıma birdenbire korkunç bir arslan çıkıverdi. Bana doğru yaklaşıyordu. Hemen; ‘Ey hocam! Allahü teâlânın izniyle imdâdıma yetiş, beni bu yırtıcı arslanın pençesinden kurtar!’ dedim. Daha ben sözümü bitirmeden İmâm-ı Rabbânî hazretleri gözüküverdi. Bana saldırmak üzere olan arslana benden uzaklaşması için eliyle işâret etti. Arslan kaçarak uzaklaşıp gitti... 
Bu hâdiseyi yanımda bulunan arkadaşlarım da gördü. Bana; ‘Böyle bir anda imdâdına yetişen bu büyük zât kimdir?’ dediler. Ben de; İmâm-ı Rabbânî hazretleridir, dedim. Onlar da bu hâdise üzerine, İmâm-ı Rabbânî hazretlerini çok sevenlerden oldular...”

FENÂ VE BEKÂYA KAVUŞTU...
İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin yüzlerce kerâmeti Zübdet-ül-makâmât, Menâkıb ve Makâmât-ı Ahmediyye-i Saîdiyye ve Hadarât-ül-Kuds gibi onun hakkında yazılan kıymetli kitaplarda kaydedilmiş olup, biri şöyledir:
Mevlânâ Muhammed Yûsuf, zamanının âlimlerinden bir zât idi. Muhammed Bâkî-billah onu tasavvufta yetişmesi, kemâle ermesi için İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin sohbetine göndermişti. Mevlânâ Yûsuf henüz kemâle ermeden hastalanmış ve ölümü yaklaşmıştı. İmâm-ı Rabbanî, onu ziyârete gitti. Mevlânâ Yûsuf teveccüh ve himmet istedi. İmâm-ı Rabbânî hazretleri, murâkabe ile meşgûl olup, onu Fenâ ve Bekâ makamlarına kavuşturdu. O, bu hasta hâlinde, kalbindeki bu ilerlemeleri görüp, haber verdi. Yolu tamam eyledi ve aynı anda vefât etti...

Toplam Görüntülenme: 1065

Yayın tarihi: Cuma, 19 Haziran 2009