Bu sayfayı yazdır

Anselmo Turmeda Abdullah-ı Tercümân

Abdullah-ı Tercümân, Akdeniz’de bulunan Balear adalarının büyüğü olan Mayorka adasında, bir âilenin tek çocuğu idi. Asıl ismi, Anselmo Turmeda idi. Hıristiyanlığa Reddiye olarak yazdığı “Tuhfet-ül-erîb” kitabında, hayatını şöyle anlatır:

PAPAZ NİKOLA’NIN YANINDA
“Babam beni, altı yaşına girdiğimde, bir papaz öğretmene teslim etti. Bu papazdan İncîl’i okudum. İki senede, yarısından fazlasını ezberledim. İki sene, İncîl’in lügatleri ve mantık ilmi üzerine çalıştım. Sonra Hıristiyanlarca ilim merkezi sayılan “Larde” şehrine gittim. Burada altı sene kadar tıb ve astronomi ilmi öğrendim. Dört sene kadar da İncîl’i ve lügatlerini okudum. Daha sonra “Nebûniye” şehrine gittim. Orada zamânın en seçkin papazı olan Nikola Mertil’den ders okudum. Bu papaza hükümdârlar bile mürâcaat eder ve hediyeler gönderirlerdi. Bu papazdan Hıristiyanlık dininin usûl ve hükümlerini okudum. Dâima hizmetinde bulunup, ona yakın olmaya çok i’tinâ ve ihtimâm gösterdim. Papaz da, beni en yüksek talebesi olarak herkese takdim ederdi. Hattâ o kadar yakın oldu ki, evinin ve anbarlarının anahtarlarını bana teslim ederdi. Böylece on sene, Nikola’ya tam teslimiyetle hizmet ettim.
Bir gün papaz hastalanıp derse gelmedi. Derse gelenler arasında, Cenâb-ı Hakkın Îsâ aleyhisselâma; “Senden sonra bir peygamber gelir, ism-i şerîfi Paraklit’tir” meâlindeki ilâhi hükmü üzerinde çok münâkaşa oldu. Fakat sonuca varılamadan meclis dağıldı.

“PARAKLİT İSMİNİ TARTIŞTIK”
Ben de oradan ayrılarak, papazın evine gittim. Bana; “Bugün aranızda ne gibi hâdiseler cereyân etti?” diye sordu. Ben de; “Paraklit isminde ihtilâf oldu” deyip, olanları anlattım. Papaz; “Sen ne cevap verdin?” diye sorunca, ben, bir İncîl’de olan cevâbı verdiğimi söyledim. Papaz; “Sen kusur etmemiş, sorunun cevâbınâ yaklaşmışsın. Filan hatâ etmiş, falan yaklaşmış. Lâkin doğrusu bunlardan hiçbirisi değildir. Bu yüce ismi, ancak ilimde çok ileri gitmiş olanlar bilir. Sizin ise, ilimden nasîbiniz çok az bir şeydir” dedi. Bunun üzerine ben ona; “Efendim! Siz bilirsiniz ki, ben vatanımı bırakıp uzak bir ülkeden buraya geldim. On senedir, hizmetinize devâm ve rızânızı kazanmaya gayret ettim. Sizden sayılamayacak derecede bilgi öğrendim. Şimdi siz muhterem üstadımdan, bu mübârek ismi dahî bana açıklamak sûretiyle ihsânınızı tamamlamanızı istirhâm ederim” dedim. Devamı yarına...

Toplam Görüntülenme: 1328

Yayın tarihi: Perşembe, 09 Temmuz 2009