Bu sayfayı yazdır

Büyük müfessir Muhammed bin Ka'b

Muhammed bin Ka’b el-Kurazî, Tabiîn devrinin büyüklerindendir. Hicretin 40’ıncı (m. 660) senesinde Hazreti Ali’nin hilâfetinin sonlarında doğdu. Sonra Kûfe’ye yerleşti. Tekrar Medine’ye geldi. Muhammed bin Ka’b, Kur’ân-ı kerîmin tefsîrinde, birinci tabakayı teşkil eden müfessirlerdendir.

“OKUR VE GEREĞİNİ YAPAR”
Muhammed bin Ka’b, bizzat Abdullah İbn-i
Abbâs’tan ve Abdullah İbn-i Ömer’den tefsîr dersi almıştır... En’am sûresi 19’uncu “Şu Kur’ân-ı kerîm, sizi ve kime erişirse onları inzar etmem, korkutmam için bana vahy olundu” âyet-i kerîmesinin tefsîrinde şöyle buyurdu: “Kur’ân-ı kerîm kime okunuyorsa, Allahü teâlâ kendisiyle konuşuyor gibidir.” Bunu böyle kabul eden kimse, Kur’ân-ı kerîmi efendisinden kölesine yazılmış bir mektûb veya âmirden memura yazılmış bir emir gibi okur. Yani yalnız düzgün okumayı bir vazife saymaz. Belki ne emrettiğini, neler istediğini ve nelerden de menettiğini anlamak için düşünerek okur ve gereğini yapar.
Yine Bekara sûresi 201’inci; “Ey Rabbimiz, bize dünyâda bir hasene iyilik ver” âyet-i kerimesindeki “hasene”den muradın, (saliha, iyi, temiz bir kadın) olduğunu tefsîr etti. Nitekim Resûl-i Ekrem efendimiz, “Sizler şükreden kalbe, zikreden lisana ve âhiret hususunda sizlere yardımcı olacak saliha, mü’min bir kadına sahip olmaya çalışın” buyurmuştur.
Mü’minûn sûresi 99-100’üncü, “Nihayet onlardan her birine ölüm gelip çatınca, tekrar tekrar şöyle diyeceklerdir: Ey Rabbim! Beni dünyâya geri gönder. Tâ ki boşuna harcadığım ömrüm karşılığında iyi amelde, ibâdet ve işlerde bulunayım!” âyet-i kerîmelerinin tefsîrinde de, şöyle bildirdi: “Allahü teâlâ bu adama: (Ne istiyorsun, neye heves ediyorsun? Servet edinmek, sular akıtıp bağ ve bahçeler yetiştirmek arzusunda mısın?) diye sorar. Adam ise, (Hayır, sâlih, iyi olan işler yapmak isterim) der. Allahü teâlâ, (Hayır ondan artık iş geçti) buyurur.”

ENKAZ ALTINDA KALDI...
Muhammed bin Ka’b 90 (m. 708) senesinde Medine-i Münevvere’de bir mescidde hadîs-i şerîf okuturken tavanın yıkılması üzerine cemaattan bir kısmı ile beraber enkaz altında kalarak vefât etmişlerdir. Bu sırada okuduğu Hadis-i şerif şu idi: “Cehennem ehline bir ağlama hali ârız olur. Gözlerinden kan akıncaya kadar ağlarlar, yüzlerinde yarıklar meydana gelir, öyle ki, gözyaşları ırmaklar gibi olup, üzerlerinde gemiler bile yürütülür.”

Toplam Görüntülenme: 1337

Yayın tarihi: Cumartesi, 25 Temmuz 2009