Bu sayfayı yazdır

Allah bana sizden daha merhametlidir

Büyük velî Mâlik bin Dînar hazretleri sekizinci asırda (hicrî ikinci asır) Basrada yaşamıştır. Hikmetli sözleri çoktur. Buyurdu ki:
“Din bakımından faydalanmadığın kimse ile dostluğu terk et. Amellerin en güzeli ihlâsla yapılan ameldir.”
“Bahar yağmurları yeryüzünü yeşillendirdiği gibi, Kur’ân-ı kerîm de kalbin yağmurudur ve onu canlandırır.”
“Üç şey gönlü öldürür: Çok yemek, çok uyumak, çok konuşmak.”

KARGA İLE GÜVERCİNİN DOSTLUĞU!..
“İki şahıstan birinde diğerindeki bir özellik bulunmadıkça anlaşamazlar. İnsan şekilleri de kuş cinslerine benzer. Kuşların iki çeşidi arasında bir ilgi, münasebet olmadıkça uyuşamazlar...” Böyle söyleyen Mâlik Hazretleri, günün birinde bir kargayla bir güvercinin dost olduğunu gördü. Aralarında bir benzerlik bulunmayan bu iki cinsin nasıl uyuştuklarına hayret etti! Bir de ne görsün, ikisi de topalmış! O zaman anladı ki, bu sebeple uyuşmuşlar. Bunun içindir ki âlimler şöyle demiş: “Her insan kendi benzeriyle anlaşır. Aralarında benzerlik bulunmayan iki kişi bir müddet arkadaşlık yapsalar, çok sürmeden ayrılmaları kaçınılmazdır.”
Hırsızın biri Mâlik bin Dînar hazretlerinin evine girmiş, fakat çalacak bir şey bulamamıştı. Dışarı çıkmaya hazırlanırken, onu gözetleyen Mâlik Hazretleri yaklaşıp selam verdi:
“Eline dünyalık bir şey geçmedi; ahiretten bir şey kazanmak ister misin” dedi. Hırsız, bu teklife evet dedi. O da abdest alıp namaz kılmasını söyledi. Hırsız sabaha kadar öyle yaptı. Mâlik Hazretleri sabahleyin hırsızla birlikte mescide gitti. Arkadaşları bu yabancının kim olduğunu sordular. Mâlik bin Dînar dedi ki: 
“Bu şahıs bizden bir şeyler çalmak için gelmişti de, biz onu çalıverdik!” 

TÖVBEKÂR OLAN KOMŞU...
Bir gün şöyle anlattı: 
Kötü şeyler yapan bir komşum vardı. Komşular onun halinden eziyet çekiyordu. Ona “Bu mahalleden çık!” dedik. Adam da: “Ben kendi evimde duruyorum, buradan çıkmam!” dedi. “Seni sultana şikâyet ederiz” dedik. “Ben onun adamlarındanım.” dedi. “Sana beddua ederiz” dedik, “Allah bana sizden daha merhametlidir” deyiverdi. Adamın bu tavrı beni kızdırdı. Gece olunca ona bedduada bulundum. Fakat sabah olunca ağlayarak ve tövbekâr olarak yanıma geldi. Sonra bizden ayrılıp gitti... Nice zaman sonra onu Mescid-i Haram’da hasta ve yüzüstü kapanmış vaziyette görebildik. Devamlı tövbe ediyordu. Fazla gecikmeden de öldü...

Toplam Görüntülenme: 977

Yayın tarihi: Perşembe, 15 Ekim 2009