Bu sayfayı yazdır

Yüksek huzurda dövülen âşık!..

İslâm âlimlerinden Mûsâ bin Nu’mân Merâkîşî 683 [m. 1284]’te vefât etti. (Misbâh-uz-zulâm Fil-müstegîsin bi-hayr-il-enâm) adındaki kitabında, Resulullah Efendimizi (sallallahü aleyhi ve sellem) vesîle ederek murâdlarına kavuşanları yazmaktadır...

AVUCA KONULAN KESE!..
Bunlardan biri de, Muhammed bin Münkedir’dir. Bu zat diyor ki: Bir adam, babama seksen altın bırakıp cihâda gitmişti. Bunları sakla! Çok muhtaç olana da yardım edebilirsin demişti. Medîne’de kıtlık oldu. Babam, altınların hepsini açlıktan bunalanlara dağıttı. Altınların sahibi gelip istedi. Babam, bir gece sonra gel dedi. Hücre-i saadete gidip, sabaha kadar Resulullah Efendimize yalvardı. Gece yarısı, bir adam gelip, (Uzat elini!) demiş, bir kese altın verip, sonra hiç görünmemiştir. Babam evde altınları sayıp, seksen adet olduğunu görünce, sevinerek hemen sahibine vermişti... 
Ebû Abdüllah Muhammed bin Ber’a diyor ki: Babam ile Mekke’de parasız kaldık. Ebû Abdüllah bin Hafîf de yanımızda idi. Medîne’ye geldik. Ben çocuktum. Acıktım diyerek ağlardım. Babam dayanamadı. Hücre-i saadete gelip, (Yâ Resûlallah! Bu gece sana misafiriz) dedi. Bir yana oturdu. Gözlerini kapadı. Biraz sonra, başını kaldırıp güldü. Sonra çok ağladı. Gözünü açıp, Resûlullah elime para verdi dedi. Avucunu açtı. Paraları gördüm. Bunları hem kullandık, hem de sadaka verdik. Rahatça Şîrâz’da evimize geldik...

ELİ AYAĞI TUTMAZ OLDU!..
Resulullah Efendimizin âşıklarının temiz kalblerinden çıkan sözler, edebe, saygıya uygunsuz görünürse, bunlara bir şey dememeli, susmalıdır. Buradaki edeblerden, saygılardan biri de, susmaktır... Âşıklardan biri, Kabr-i saadetin yanında, her sabah ezan okur, namaz uykudan daha iyidir derdi. Mescid-i Nebî hizmetçilerinden birisi, “Resulullah Efendimizin huzurunda terbiyesizlik yapıyorsun!..” diyerek, bunu dövdü. Bu da, “Yâ Resûlallah! Yüksek huzurunuzda adam dövmek, sövmek, edebsizlik sayılmaz mı?” dedi. Biraz sonra döven kimsenin felç olduğu, eli ayağı tutmadığı görüldü. Üç gün sonra da öldü. Bunu, hâfız Ebül-Kâsım kitabında yazmaktadır. Sâbit bin Ahmed Bağdâdî de, bunu gördü demektedir...

Toplam Görüntülenme: 1293

Yayın tarihi: Cumartesi, 17 Ekim 2009