Bu sayfayı yazdır

Ebû Osman Hîrî

Ebû Osman Hîrî hazretleri, aslen Rey şehrinden olup, Nişâbur’a yerleşmiştir. Zamânının en meşhur rehberi ve bir tânesi idi. 910 (H.298) senesinde vefât etti. Horasan’da tasavvufun yayılması için büyük hizmetleri oldu. Zamânın meşhur velîlerinden Cüneyd-i Bağdâdî gibi büyüklerin sohbetinde bulundu...

“ÜÇ ŞEY DÜŞMANLIK SEBEBİ”
“Üç şey düşmanlığa sebeb olur: Mala tamahkârlık, insanların ikrâmlarına düşkünlük göstermek, insanların göstereceği îtibâra önem vermek!”
Bir kimse; “Efendim dilimle Allahü teâlâyı zikrediyorum ve kalbimle yapamıyorum. Ne yapayım!?” diye sorunca; “Şükret, hiç olmazsa bir organın, dilin itâatkâr oluyor. Senden bir uzva bu iş için yol açılmış inşâallah bir gün kalp de ona uyar” buyurdu.
“Akıllı bir kimse kendine zulmeden birini mâzur görebilir mi?” diye sorduklarında; “Tabii mâzur görebilir. Fakat zulmedeni Allahü teâlânın gönderdiği bir musîbet olarak kabûl etmek (imtihan edildiğini, günahları sebebiyle veya yüksek dereceye kavuşturulması için) şartıyla” dedi.
“Korku, Allahü teâlânın adâletinden; ümid ise lütfundandır.”
“İnsanlar isteklerine karşı çıkılmadıkça, bulundukları ahlâk üzere halim selîmdirler. İsteklerine karşı çıkılınca iyi görünen insanlar hemen kötü ahlâklı kesiliverirler. Gerçekten iyi insanlar isteklerine karşı çıkılınca da değişmezler.”
“Akıllı, korktuğu şey başına gelmeden önce, onun çâresine bakandır.”
“Allah korkusu, seni O’na ulaştırır ve kendini beğenmekten uzaklaştırır.”
“Dünyâyı sevmek, Allah sevgisini kalpten götürür. Allahü teâlâdan başkasından korkmak, Allah korkusunu kalpten çıkarır; Allah’tan başkasından istemek, Allahü teâlâya olan ümidi kalpten uzaklaştırır.”
“Zenginlerle sohbet ederken azîz, fakirlerle sohbet ederken alçak gönüllü ol. Zenginlere karşı izzetli davranman tevâzu, fakirlere karşı alçak gönüllü olman şereftir.”
“Evliyânın sohbetine kavuşan kimse, Allahü teâlâya kavuşturan yolu bulur.”

MİRASÇILARA KALAN MAL!..
Ebû Osman Hîrî hazretlerine “Verâ, şüpheli şeylerden sakınmak nedir?” diye sorulunca; “Hamdûn Kassâr, can çekişen bir dostunun karşısında bulunuyordu. O kimse Kelime-i şehadeti söyleyerek vefât etti. Hamdûn Kassâr odada yanan lambayı söndürdü. ‘Lambayı niçin söndürdün?’ diye sorulunca, ‘lambanın içindeki yağ şimdiye kadar vefât eden bu kişiye âitti. O vefât edince mîrasçılarına kaldı. Başka yağ bulunuz!’ cevâbını verdi...”

Toplam Görüntülenme: 1214

Yayın tarihi: Salı, 15 Haziran 2010