Bu sayfayı yazdır

İftarın ölüm olsun!..


Dâvûd-i Tâî hazretleri Tebe’i Tâbiînin büyüklerindendir. 781 (H.165) senesinde Bağdat’ta vefât etti. Kabri oradadır. Hem İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin derslerine devâm etti, hem de Câfer-i Sâdık hazretlerinin sohbetinde bulundu...

“BANA NASİHAT ET!..”
İbn-i Semmâk hazretleri, Dâvûd-i Tâî’ye gelip; “Bana nasîhat et” dedi. O da; “Öyle gayret et ki, Allahü teâlâ seni yasak ettiği yerde görmesin, emrettiği yerden de ayrılmış bulmasın. Allahü teâlâdan hayâ et ki, senin O’na yakın olduğunu ve senin üzerindeki kudretini göz önüne getiresin. Dünyâya karşı oruçlu ol ki, iftarın ölüm olsun, insanlardan, aslandan kaçar gibi kaç, fakat cemâatle namazı terk etme ve sünnetten ayrılma” buyurdu.
“Her nefs, dünyâdan susuz olarak gidecektir. Ancak Allahü teâlâyı zikreden kullar bundan müstesnâdır.”
“Uzun emele dalan bir kul, üzerindeki kul borçlarını unutur ve tövbe etmeyi sonraya bırakır. Siz böyle yapmayınız.”
“Her an kusur ve günahları çoğalan, kabahatleri yenilenen bir kul, nasıl olur da üzülmez.”
“Hayâtımda, gece ibâdet edenlerden başka hiç kimseye imrenmedim.”

EN BÜYÜK SERMAYE...
Kûfe’de bir cenâze vardı. Dâvûd-i Tâî hazretleri de oradaydı. Kabristana mevtâyı defnettikten sonra, oradaki insanlar Dâvûd-i Tâî’nin etrâfına toplandılar. “Bize biraz nasîhat eder misiniz?” dediler. O da şunları buyurdu: 
“Kim ki, Allahü teâlânın vâdettiğinden korkarsa arzularına çabuk kavuşur. Kimin arzuları çoksa, ona bütün azaplar yakındır. Ey kardeşlerim, en büyük sermâye, Allahü teâlânın râzı olduğu bir iş ile meşgûl olmaktır. Kabirdekiler, kıyâmet kopunca kabir azâbı kalkacağı için, kıyâmetin çabuk gelmesini beklerler. Dünyâdakiler ise; kabirdekilerin pişmanlıklarını bilmedikleri için hep günah işlerler. Halbuki onlar da ölünce, dünyâda iken neden çok ibâdet yapmadık, diyerek pişman olacaklar...”
Akrabâlarından birisi; “Akrabâyız. Bana nasîhat verip vasiyet ediniz” dedi. Dâvûd-i Tâî hazretleri ağlamaya başladı. Bir müddet sonra kendisinde konuşacak hâl buldu ve; “Gece ile gündüz, yolculukta bir konak yeri gibidir. Dünyâ ile âhiretin arası bu kadardır. Dünyâdan, âhirete mutlaka gideceğimize göre oraya hazırlanmak lâzım. Çünkü yolculuğun bitmesi yakın, ecelin gelmesi de ondan daha aceledir. Ölmüş olanlar seni bekliyor” dedi. Akrabası bu sözleri işitince kendinden geçti ve “Allah” diye feryad ederek yere düştü. Baktılar ki, son nefesini vermiş.

Toplam Görüntülenme: 1063

Yayın tarihi: Cumartesi, 11 Eylül 2010