Bu sayfayı yazdır

İmâm-ı A'zama dil uzatma!

Abdülvehhâb-ı Şa’rânî, Mısır evliyâsının büyüklerinden ve Şafîi mezhebi fıkıh âlimidir. Nesebi, Peygamber efendimize dayanır. Mısır’ın Kalkaşend kasabasında 1493 (H.898) de doğdu. 1565 (H.973) de Kahire’de vefât etti...

“KIYAMETE KADAR BU, BÖYLEDİR!”
Abdülvehhâb-ı Şa’rânî hazretleri, Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem Efendimizin sözlerine, sünnetine uymaya çok dikkat ederdi. Hadîs-i şerîfleri kabul etmeyenlere şöyle buyururdu:
Sünnet, yâni hadîs-i şerîfler, Kur’ân-ı kerîmi açıklamaktadır. Mezheb imâmları, sünneti açıklamışlardır. Din âlimleri de, mezheb imâmlarının sözlerini açıkladılar. Kıyâmete kadar da böyle olacaktır. Sünnet, yâni hadîs-i şerîfler olmasaydı suları, tahâreti, namazların kaç rekat olduklarını, rükû ve secdede okunacak tesbîhleri, bayram ve cenâze namazlarının nasıl kılınacağını, zekât nisâbını, orucun, haccın farzlarını, nikâh ve hukûk bilgilerini, hiçbir âlim, Kur’ân-ı kerîmde bulamaz ve öğrenemezdi... 
Hazret-i Ömer’e; “Farzların seferde kaç rekat kılınacağını Kur’ân-ı kerîmde bulamadık” dediklerinde; “Allahü teâlâ, bize, Muhammed aleyhisselâmı gönderdi. Biz, Kur’ân-ı kerîmde bulamadıklarımızı, Resûlullahtan gördüğümüz gibi yapıyoruz. O, seferde, dört rekat farzları iki rekat kılardı. Biz de öyle yaparız” buyurdu...
Abdülvehhâb-ı Şa’rânî, bâzı câhil din adamlarının Hanefî mezhebinin kurucusu Ebû Hanîfe’ye ve talebelerine dil uzatanlara şiddetle karşı koyardı. Böyle düşüncelere kapılan bir talebesine, vefatına yakın günlerde şöyle nasîhat etti:

“KIYAMETTE FELAKETE UĞRARSIN”
“Ey kardeşim! İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe’ye ve onun mezhebini taklid eden fıkıh âlimlerine dil uzatmaktan kendini koru! Câhillerin sözlerine ve yazılarına aldanma! O yüce imâmın ahvâlini, zühdünü, verâsını ve din işlerindeki ihtiyâtını, titizliğini bilmeyen, dinde değişiklik yapanlara uyarak, onun delilleri zayıftır dersen, kıyâmette onlar gibi felâkete sürüklenirsin. Sen de benim gibi, Hanefî mezhebinin delillerini incelersen, dört mezhebin de sahîh olduğunu anlarsın! Mezheblerin doğru olduğunu, öğle güneşini görür gibi, açık olarak anlamak istersen, Ehlullah yoluna sarıl! Tasavvuf yolunda ilerleyerek ilminin ve amelinin ihlâslı olmasını başar. O zaman, İslâmiyet bilgilerinin kaynağını görürsün. Dört mezhebin de, bu kaynaktan alıp yaydıklarını, bu mezheplerin hiçbirinde, İslâmiyet dışında hiçbir hüküm bulunmadığını anlarsın. Mezhep imâmlarına ve onları taklid eden âlimlere karşı edebli, terbiyeli davrananlara müjdeler olsun!”

Toplam Görüntülenme: 1059

Yayın tarihi: Pazartesi, 04 Ekim 2010