Bu sayfayı yazdır

Eğer sevgin doğru olsaydı!

Abdülhak-ı Dehlevî hazretleri, Hindistan evliyâsından olup, İmam-ı Rabbânî hazretlerinin önde gelen talebelerindendir. 1551 (H.958) Ocak ayında Delhi’de doğdu. Âilesi Moğol istilâsı sırasında Türkistan’dan göç ederek bölgeye yerleşen bir Türk boyuna mensuptu. Babası Seyfeddîn Efendidir. 1642 (H.1052)’de Delhi’de vefât etti...

EN KIYMETLİ SERMAYE!..
Abdülhak-ı Dehlevî, Silsile-i aliyye ismi verilen altın halkanın büyüklerinden olan Muhammed Bâki-billah hazretlerinin talebesi oldu. Bir ara İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin yazılarını beğenmez, îtiraz yazıları yazardı. Fakat, son zamanlarda, Allahü teâlânın inâyetine kavuşarak, yapdıklarına pişmân oldu. Tövbe etti. Kısa zamanda İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin sohbetleriyle şereflendi. Onun sâdık talebelerinden oldu... İmâm-ı Rabbânî, ona zaman zaman mektuplar yazarak nasîhatlerde bulunurdu. Bu mektuplardan birisi özetle şöyledir:
“Kıymetli efendim! Sıkıntıların gelmeleri, görünüşde çok acı ise de, bunların nîmet oldukları umulur. Bu dünyânın en kıymetli sermâyesi, üzüntüler ve sıkıntılardır. Bu dünyâ sofrasının en tatlı yemeği, dert ve musîbetlerdir. Bu tatlı nîmetleri acı ilâçlarla kaplamışlar. Bunun için, dostlara dert ve sıkıntı yağdırmaya başlamışlardır. Saâdetli, akıllı olanlar, bunların içine yerleştirilen tatlıları görür. Üzerindeki acı örtüleri de tatlı gibi çiğnerler. Acılardan tat alırlar. Nasıl tatlı olmasın ki, sevgiliden gelen her şey tatlı olur. Hasta olanlar, onun tadını duyamaz. Arabî mısra tercümesi: Nîmete kavuşanlara âfiyet olsun!”
Abdülhak-ı Dehlevî hazretleri sohbetlerinde buyurdu ki:
“Allahü teâlâya isyân ederken, O’nu sevdiğini açıklarsın. Bu ise kıyasta acâibdir. Eğer sevgin doğru olsaydı, O’na itâat ederdin; çünkü seven, sevdiğine itâat eder.”
“Güzel ahlâkı, bir cümlede hülâsa eder misin?” diye sorduklarında; “Kızmamaktır” buyurdu.

EN ÜSTÜN HASLET
Abdülhak-ı Dehlevî hazretlerine vefatına yakın, “İnsandaki en üstün haslet hangisidir?” diye sorulunca; “Kâmil akıl” buyurdu. “Eğer o yoksa?” dediler. “Güzel edebdir” buyurdu. “O da yoksa?” dediler. “Kendisiyle istişâre edilecek şefkatli bir kardeş” buyurdu. “O da yoksa?” “Devamlı sükût” buyurdu. “O da bulunmazsa?” dediklerinde; “Ölmek” buyurdu...

Toplam Görüntülenme: 1122

Yayın tarihi: Pazartesi, 31 Ocak 2011