Bu sayfayı yazdır

Ahmed Müstegânimî hazretleri

Ahmed Müstegânimî Cezâyir’de yetişen büyük velîlerdendir. 1874 (H.1291) senesi Müstegânim şehrinde doğdu. 1934 (H.1353) senesinde aynı yerde vefât etti... 
Sohbetlerinde Eshâb-ı kirâmın üstünlüğünü sık sık anlatırdı. Vefatından kısa bir zaman önce şunları anlattı: 

Sahâbî kime denir: Âlimlerin çoğuna göre, kadın veya erkek, çocuk veya büyük bir Müslüman, Resûlullah efendimizi çok az da olsa, bir kere görürse, kör olan, bir kere konuşursa ve îman ile vefât ederse, buna sahâbî denir. Kâfir iken görüp de, Resûlullahın vefâtından sonra îmana gelen veya Müslüman iken görüp, sonra mürted olan, sahâbî değildir. Sahâbî olduktan sonra mürted olup, Resûlullahın vefâtından sonra, tekrar îmana gelen, sahâbî olur. Resûlullah Cin sınıfına da Peygamber olduğu için, Cin de, sahâbî olur. Birkaç sahâbîye (Eshâb-ı kirâm) veya (Sahâbe) denir. 
Eshâb-ı kirâmın üstünlüğü: (Mevâhib-i ledünniyye) kitabında deniliyor ki: Peygamberlerden ve meleklerin üstünlerinden sonra, bütün yaradılmışların en üstünü, Eshâb-ı kirâmdır. Eshâb-ı kirâmın her biri, bu ümmetin hepsinden daha üstündürler. Muhammed aleyhisselâmın Peygamber olduğuna inanan herkese, yâni her Müslümana, hangi ırktan, hangi memleketten olursa olsun, Muhammed aleyhisselâmın ümmeti denir. Biz Müslümanlar, Muhammed aleyhisselâmın ümmetiyiz. Her ne kadar, bir hadis-i şerifte, (Ümmetim yağmur gibi hayrlıdır. Önce gelenler mi, sonra gelenler mi daha hayırlıdır bilinemez) buyuruldu ise de, sevabın çok olması, daha üstün olmayı göstermez. Çünkü, Resûlullahı görmek gibi üstünlük olamaz... 

“BUNLAR HAVÂRÎLERDEN ÜSTÜN!” 
Eshâb-ı kirâm, Şâm’ı fethettikleri zaman, Hristiyanlar bunları görünce, güzel hâllerine şaştılar ve ‘bunlar Îsâ aleyhisselâmın eshâbı olan Havârîlerden daha üstündürler’ dediler ve bunu söylerken yemin ettiler. Düşmanın da şâhit olduğu bir üstünlüğe kim ne diyebilir? 
Akâid kitaplarında, söz birliği ile deniliyor ki: “Eshâb-ı kirâmın her birini büyük ve üstün bilmek, hepsine iyi gözle bakmak, her birinin âdil ve sâlih olduğuna inanmak lâzımdır. Hiçbirine dil uzatmamak, lânet etmemek, düşmanlık etmemek ve bir kısmını sevmek için başka Sahâbîlere düşman olmaktan sakınmak lâzımdır. Bir kısmına düşmanlık ederek, söğerek, kötüleyerek, başka kısmın sevilmiş olacağını sanmaktan kaçınmalıdır. Böyle olduğu kesin vesikalarla, kuvvetli senetlerle isbât edilmiştir.” 

Toplam Görüntülenme: 1158

Yayın tarihi: Pazar, 21 Ağustos 2011