Bu sayfayı yazdır

"Allâmet-ül-İslâm" Hazret-i A'meş

Hazret-i A’meş, hadîs ilminde hâfız (yüz bin hadîs-i şerîfi râvileri ile birlikte ezberlemişti), sikâ, güvenilir, sağlam bir zât olup, ilmi ve fazîleti çok yüksekti. İlminin çokluğu sebebiyle kendisine “Allâmet-ül-İslâm”; sıdkı, doğruluğu dolayısıyla da “Mushaf” denilmiştir. Zamânında, Kûfe’de Allahü teâlânın kitâbını onun kadar iyi okuyan, onun kadar güzel söz söyleyen, onun kadar anlayışlı, sorulan her suâle onun kadar süratle cevap veren biri yoktu.

“Bu cevabı nereden çıkardın?”
Bir gün Hazret-i A’meş, İmâm-ı a’zam hazretlerinden bir mesele sormuş ve anında güzel bir cevap almıştı.
Hazret-i A’meş:
-Ey Ebû Hanîfe! Bu cevabı sen nereden çıkardın?
İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe hazretleri de;
-Senin bize nakil ve rivayet ettiğin filanca hadis-i şeriften çıkardım, deyince, Hazret-i A’meş, hayret ve takdirle;
-Ey fakîhler! Muhakkak ki sizler tabibsiniz, biz muhaddisler ise sadece ilâç yapmaya yarayan eczayı satıyoruz, buyurdu.
Veki’ bin Cerrah hazretleri de şöyle anlatır:
“A’meş ile altmış sene beraber olduk, cemaat ile namazda ilk tekbiri kaçırdığına şahit olmadım ve selamdan sonra kalkıp kaçırdığı bir rekatı tamamladığını görmedim.”

“Benim için değmez!..”
Onun hakkında şu bilgiler de veriliyor:
“A’meş kendinden sonra ibadete daha düşkün birisini bırakmadı. Döneminin en büyük hadis imamı idi. Cemaatle namazı kaçırmaz ve hep ilk safı kollardı. Zaman zaman kabristana gider, orada açık bir kabrin başında uzun uzun ağlardı...”
A’meş hazretlerinin vefatı yaklaşmıştı. Yanındakiler “Bir doktor çağıralım” dediler.
“Benim için değmez. Eğer elimde olsaydı vefat edince kendimi şuradaki mezbeleliğe atıverirdim. Siz de öyle yapın! Ben ölünce kimseye haber vermeyin, kefenleyin ve uygun bir yere defnediverin” dedi. Kısa bir zaman sonra ruhunu teslim etti.

Toplam Görüntülenme: 1742

Yayın tarihi: Pazar, 28 Mayıs 2006