Bu sayfayı yazdır

Hasan Ebû Halâve

Hasan Ebû Halâve hazretleri Kudüs’teki evliyânın büyüklerindendir. Gazze’de doğdu. 1892 (H.1310) senesinde Kudüs’te vefât etti. Çok kerâmetleri görüldü... 
Yûsuf Nebhânî hazretleri anlatır: 

Bir gün Hasan Ebû Halâve hazretlerine bir derdimi anlattım. “Bu gece uyumadan önce; ‘Yâ Nûr! Yâ Nûr!’ diye çok oku ve uyuyuncaya kadar devâm et” buyurdu. Ben de buyurduğu gibi yaptım. Aradan çok geçmeden o sıkıntıdan kurtuldum... 
Hasan Ebû Halâve hazretleri vefatına yakın buyurdu ki: 
“Bu dünya âhiretin tarlasıdır. Burada tohum ekmeyip, yaratılışta bulunan, toprak gibi yetiştirici kuvvetini işletmeyenlere, bundan faydalanmayanlara ve amel, ibâdet tohumlarını elden kaçıranlara yazıklar olsun! Toprak gibi yetiştirici kuvveti işletmemek, oraya bir şey ekmemekle veya zararlı, zehirli tohum ekmekle olur. Bu ikincisinin zararı, bozukluğu, birincisinden kat kat daha çoktur. Zehirli bozuk tohum ekmek, dîni, din derslerini, dinden haberi olmayanlardan öğrenmek ve din düşmanlarının kitaplarından [mecmû’alarından] okumaktır. Çünkü, din câhilleri, nefsine uyar, keyfi peşinde koşar. Dîni, işine geldiği gibi söyler. Karşısındakinin de nefsini azdırır ve kalbini karartır. Çünkü, din câhilleri, din dersi verirken [din kitabı yazarken], İslâmiyete uygun olmayanı uygun olandan ayıramaz. Gençlere neleri ve nasıl anlatmak lâzım geldiğini bilemez. Kendi gibi, talebesini de câhil yetiştirir. Birçok şeyler okuyup ezberlemekle, [başka ilim kollarında söz sahibi olmakla, fen ve sanat şubelerinde ihtisas kazanmakla] insan din adamı olamaz, [din kitabı yazamaz] ve din bilgisi veremez. 

RÛHLARI TEDAVÎ EDER!.. 
Bir din âlimi, gençlere din öğreteceği zaman, bunlara önce, dinsizler, İslâm düşmanları [ve câhil din adamları] tarafından şırınga edilen, yanlış propagandaları, iftirâları anlayıp, onların temiz ve körpe kafalarını bu zehirlerden temizler. Zehirlenen ruhlarını tedâvî eder. Sonra, yaşlarına, anlayışlarına göre, İslâmiyeti ve meziyyetlerini, faydalarını, emirlerindeki ve menlerindeki hikmetleri, incelikleri ve insanlığı saadete ulaştırdığını, onlara yerleştirir. Böylece gençlerin ruh bahçelerinde dertlere devâ, ruhlara gıdâ olan nefis çiçekler yetişir. Böyle bir din âlimini ele geçirmek, en büyük kazançtır...” 

Toplam Görüntülenme: 894

Yayın tarihi: Salı, 04 Ekim 2011