Bu sayfayı yazdır

Nûreddîn Baba

Kumru Baba olarak da bilinen Nûreddîn Baba, Celvetî yolu büyüklerindendir. Edirne’de uzun yıllar halka İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlattıktan sonra 1432 yılında vefât etmiştir. Kabri, bir zamanlar dergâhının bulunduğu yerde, Edirne saat kulesinin yanındadır. Vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki: 

“Peygamberlik makâmı aklın ve düşüncenin dışındadır, üstündedir. Aklın eremeyeceği, anlayamayacağı çok şeyler vardır ki, bunlar Peygamberlik makâmında anlaşılır. Her şey akıl ile anlaşılabilseydi, Peygamberler gönderilmezdi (salevâtüllahi teâlâ ve teslîmâtühü sübhânehü aleyhim ecma’în.) Akıl çok şeyi anlar. Fakat, her şeyi anlayamaz. Anlaması da, kusûrsuz, tâm değildir. Çok şeyleri, Peygamberler bildirdikten sonra anlamaktadır. Peygamberlerin gelmesi ile, insanların özür ve bahâne yapmaları önlenmiştir... 
Akıl, dünyâ işlerinde bile çok kerre yanılmaktadır. Böyle olduğunu bilmeyen yoktur. İslâm bilgilerini, böyle bir akıl ile tartmaya kalkışmak doğru olamaz. İslâm bilgilerini akıl ile inceleyip, akla uygun olup olmamasına bakmak, aklın hiç yanılmaz olduğuna güvenmek olur ve Peygamberlik makâmına inanmamak olur. Böyle bozuk iş yapmaktan Allahü teâlâ hepimizi korusun! Önce, Peygambere inanmak, Allahın Peygamberi olduğunu tasdîk etmek lâzımdır. Böylece, Onun bildirdiklerinin hepsinin doğru oldukları kabûl edilmiş olur. Şeklerden, şüphelerden kurtuluş nasîb olur. Dînin temeli, Peygambere inanmaktır. Peygamberin Allah tarafından gönderildiğini, hep doğru söylediğini aklın kabûl etmesidir. Akıl, bu temel bilgiyi kabûl edince, Peygamberin bildirdiklerinin hepsini kabûl etmiş olur. 

TAM İMANIN HASIL OLMASI 
Peygamberin (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) Allah tarafından gönderildiğini, Allahın bildirdiklerini haber verdiğini kabûl etmemiş olan bir akla din bilgilerini birer birer inandırmak çok güç olur. Aklın Peygambere kolay inanması ve kalbde tâm îmân hâsıl olması için en yakın yol, Allahü teâlâyı zikretmektir. Ra’d sûresinin otuzuncu âyetinde meâlen, (İyi biliniz ki, kalbler, Allahü teâlânın zikri ile itminâna, râhata kavuşur!) buyuruldu. Ya’nî, tam îmâna kavuşur. Düşünerek, akıl ile ölçerek, bu yüksek makâma kavuşmak, güç, hem de çok güçtür...” 

Toplam Görüntülenme: 853

Yayın tarihi: Çarşamba, 15 Şubat 2012