Bu sayfayı yazdır

Seyfeddîn Halvetî

Seyfeddîn Halvetî hazretleri, Afganistan’da Herî (Herat) şehrinde doğdu. Pîr Ömer Halvetî hazretlerinden ilim ve edeb öğrendi. 1410 (H.813) târihinde Herî’de vefât etti. Kabr-i şerîfleri Kazergâh Köprüsü başındaki Halvetîler Kabristanındadır. Bu mübarek zat, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki: 

Bekara sûresi 201. âyet-i kerîmesinde meâlen; “Kimi de; “Ey Rabbimiz! Bize dünyâda da iyi hâl ver, âhirette de iyi hâl ver ve bizi o ateş (Cehennem) azâbından koru” der” buyruldu. İmâm-ı Fahreddîn-i Râzî bu âyet-i kerîmenin tefsîrinde buyurdu ki: 
Allahü teâlâya duâ edenler iki kısımdır: Birinci kısım, sâdece dünyâlık elde etmek için duâ ederler. İkinci kısım hem dünyâ, hem de âhiret için duâ ederler. Üçüncü bir kısım daha vardır ki, onlar sâdece âhiret için duâ ederler. Sâdece âhiret için duâ etmenin doğru olup olmadığı husûsunda âlimler ihtilâf ettiler. Âlimlerin ekserîsi, sırf böyle duâ etmenin doğru olmayacağını söylediler. Çünkü insan muhtâç ve zayıf bir varlıktır. Ne dünyânın elem ve acılarına, ne de âhiretin sıkıntı ve meşakkatlerine güçleri yetmez. En uygun olanı dünyâ ve âhiretteki kötülüklerden Allahü teâlâya sığınmak, her iki âlemde de iyi hâl üzere bulunmayı O’ndan istemektir.” 
Yine Fahreddîn-i Râzî tefsîrinde, Enes bin Mâlik’in şöyle anlattığını haber veriyor: “Bir defâsında Resûlullah efendimiz bir zâtın ziyâretine gitti. Hastalık sebebiyle o kimse gâyet zayıf ve hâlsiz düşmüştü. Resûlullah efendimiz o kimseye; “Sen Allahü teâlâya nasıl duâ ederdin?” diye sordu. O da; “Ben; Allah’ım! Âhirette eziyette olmayayım da dünyâda nasıl olursam olayım. Âhirette sıkıntı çekeceksem onu bana dünyâda ver, diye duâ ederdim” dedi. Bunun üzerine Resûlullah buyurdu ki: “Senin buna gücün yetmez. Sen şöyle de: “Rabbimiz! Bize dünyâda da âhirette de iyilik ver. Bizi Cehennem azâbından koru!” Sonra Resûlullah efendimiz o kimseye duâ etti. O kimse Allahü teâlânın izni ile şifâ buldu. 

İNSANLAR GÂFİL OLUR!.. 
Eğer Allahü teâlâ kullarına, hiç dert ve elem vermemiş olsa veya çok az vermiş olsaydı, insanlar O’na ibâdet etmekten ve O’nu zikretmekten gâfil olurlardı. İnsanın, dünyâ ve âhiret saâdetine, Allahü teâlânın rahmetine kavuşabilmesi için, ibâdet ve tâatten ve zikirden geri kalmaması şarttır. Buna göre herkes Allahü teâlânın rahmetine muhtaçtır... 

Toplam Görüntülenme: 916

Yayın tarihi: Çarşamba, 11 Nisan 2012